Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15075
Karar No: 2018/5716
Karar Tarihi: 23.05.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/15075 Esas 2018/5716 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/15075 E.  ,  2018/5716 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; düğün merasimi sırasında takılan ziynetlerden, 4 adet bileziğin rızası dışında davalı tarafça bozdurduğunu, davalının küçük altınları da daha sonra iade edeceğini belirterek bozdurduğunu ancak, ziynetlerin kendisine iade edilmediği gibi evin geçimi için de kullanılmadığını, davalı ile sık sık münakaşa ettiklerini sonrasında da kalan ziynetlerin de kendisinden alındığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde bedeli olan 22.900,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı; davacının evliliğin ilk haftasında kardeşleri ile ortak aldığı evin kredisi ve kullandığı kredi kartının borçlarını kapatacağını söyleyerek, düğünde takılan çeyrek altınları bozdurduğunu ve şahsi borçlarını kapattığını, diğer ziynetler hakkında da bilgisi olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; değeri 5.603,20 TL olan 4 adet 22 ayar bombeli bilezik, değeri 1236 TL olan 1 adet 22 ayar 2"li burma bilezik, değeri 4.449,60 TL olan 3 adet 22 ayar 3"lü burma bilezik, değeri 1.318,40 TL olan 1 adet 22 ayar trabzon desenli bilezik, değeri 1.896,00 TL olan 4 adet 14 ayar hediyelik bilezik, değeri 3.185,00 TL olan 1 adet 14 ayar set, değeri 2.002,00 TL olan 14 adet çeyrek altının aynen davacıya iadesine, olmadığı taktirde bedellerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    1- Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
    Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen türden eşyalardır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken yanında götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını kadının ispatlaması gerekir.Temyiz incelemesine konu eldeki dosyada; davacı kadın, ziynetlerin davalıya teslim edildiğini, davalının şahsi borçları, evin ihtiyaçları ile ev gideri için bozdurulduğunu ve geri verilmediğini iddia etmiştir. Bu durumda, davacı iddiasını ispat etme yükümlülüğü altındadır.Davada, taraflar iddia ve savunmalarını ispat etmek için tanık deliline başvurmuşlardır. Mahkemece davacının isimlerini bildirdiği tanıklar dinlenmiş, davalının ismini bildirdiği tanıklar ise dinlenmeden karar verilmiştir.Tanık delili, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, yasanın 243. maddesinin 1. fıkrasına göre “ Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir.”
    Buna göre, usul yasamızda tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural yoktur. Bunun aksinin kabulü, adil yargılanma hakkı (TC. Anayasası 36. madde) kapsamında olan iddia ve savunma hakkının (6100 s. HMK"nın 27., 1086 sayılı HUMK"un 78. maddeleri) kısıtlanması ve eksik inceleme sonucunu doğurur. Somut uyuşmazlıkta, davalının 04.07.2014 havale tarihli dilekçesi ile tanık olarak, ... ..., ... ve ...’in isimlerini bildirdiği, adreslerini de bildireceğini beyan ettiği, mahkemece 22.01.2015 tarihli celsede davacı yönünden tanıkların adreslerini bildirmek ve tanık delilinin toplanması için gereken masrafları yatırmak üzere süre verilmesine rağmen davalı taraf yönünden herhangi bir ara karar kurulmadığı ve neticede davalının ismini bildirdiği tanıklar dinlenmeden yargılamanın sonlandırıldığı görülmektedir.Hâl böyle olunca, davalının isimlerini bildirdiği tanıkların dinlenmesi, toplanacak diğer delillerle birlikte varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, davalının savunma hakkı ihlal edilerek, tanık delili ve bu çerçevede diğer deliller toplanmaksızın eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamış bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    2- Davalının kısa kararın tefhimine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 321/2 nci maddesinde kararın tefhimi “mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması” olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın “hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında ise, hükmün tefhiminin “hüküm sonucunun” duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı belirtilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta; kısa kararın açıklanması sırasında davacı hazır bulunmuş olup, karar davacı asile tefhim edilmiş ise de; gerekçeli kararın hüküm kısmında kararın, tarafların ve vekillerin yüzüne karşı verildiği yazılmıştır. Bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.HMK’nun “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Bu haliyle; temyiz edilen gerekçeli kararın kısa karara aykırı olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi