21. Hukuk Dairesi 2016/8270 E. , 2017/9870 K.
"İçtihat Metni"
Asıl ve birleşen davaların davacısı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün asıl ve birleşen davaların davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 07.07.2014 tarihli karar "...hükme esas alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunda ise davacının zararının olay tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği halde hesap raporu tarihinden itibaren hesaplandığı dolayısıyla geçici iş göremezlik dönemini kapsayan süreye ilişkin de herhengi bir hesaplamanın da yapılmadığı, bu haliyle denetime elverişsiz olduğu, hesap uzmanı bilirkişiden rapor alıp sonucu gereğince karar vermek..." gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda yeniden aldırılan hesap raporu doğrultusunda maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Manevi tazminata ilişkin kararda bir isabetsizlik yok ise de hesap raporu yönünden bozma gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Tazminat miktarı; işçinin ve destek görenin olay tarihindeki bakiye ömrü ( yaşam tablosuna göre) esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı, geçici iş göremezlik döneminde sigortalının % 100 oranında iş göremez olduğunun kabulü gerektiği, pasif dönem zararının asgari geçim indirimi dahil edileden asgari ücretin netinin esas alınarak belirlenmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Yapılacak iş, hesap uzmanı yeni bir bilirkişiden yukarıda açıklanan şekilde ve özellikle geçici iş göremezlik döneminde sigortalının % 100 oranında iş göremez olduğunun kabulüne göre ve pasif dönem zararının asgari geçim indirimi dahil edileden asgari ücretin netinin esas alınması suretiyle rapor alıp sonucu gereğince karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 28.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.