3. Hukuk Dairesi 2017/15398 E. , 2018/5759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; işyerinde ... nolu tanker sözleşmesi ile su kullanıldığını, davalı tarafından 03/01/2008 tarihli tutulan kaçak su tutanağına istinaden 27.149,53 TL, 06/08/2008 tarihinde tutulan kaçak su tutanağına istinaden ise 129.649,11 TL tahakkuk ve tahsil ettirildiğini, tarafından kaçak su kullanımının söz konusu olmadığını beyan ederek borcunun bulunmadığının tespiti ile haksız olarak ödediği bedelin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; davacının kendi adına kayıtlı sözleşmeye ait abonelikte depo çıkışına takılı olan sayaçtan ayrı bir hat çekerek sayaçtan geçirilmeden su kullandığının tespiti üzerine 03/01/2008 ve 06/08/2008 tarihli tutanaklar düzenlendiğini, yapılan işlemlerin yasa ve mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemiz 20.03.2014 tarih ve 2014/2503 Esas, 2014/4460 Karar sayılı ilamı ile “...Dosya içerisinde bulunan kaçak su tutanakları ile davacının işyerinde kaçak su kullandığı tespit edilmiştir. Kaçak su tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Davacı, tutanakların aksini ispat edememiştir. Tutanaklar içeriği ile davacının kaçak su kullandığı kesin bir biçimde saptanmıştır. Hal böyle olunca; mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak su bedelinin, kaçak su tutanaklarının düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Tarifeler Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, benimsenen bilirkişi heyet raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile; 136.311,85 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 45.704,74 TL’lik miktar davacı tarafından davalı tarafa ödenmiş bulunduğundan bu miktar yönünden davacının davalıya borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK."nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; dava konusu bedelin hangi usullere göre hesaplandığı ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi, bilirkişi tarafından da ayrıca açıklayıcı ve ayrıntılı bir hesaplama yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu, içeriğinin ayrıntılı ve açıklayıcı olmaması nedeniyle hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli görülmemiştir.Buna göre; mahkemece, öncelikle dosyanın önceki bilirkişi heyeti dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek, davalı kurumun davacıdan isteyebileceği bedel hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek ve davalı itirazlarını da karşılayacak şekilde (KDV oranı da araştırılarak), ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu bedel belirlenmeli ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.