4. Hukuk Dairesi 2015/6472 E. , 2016/5788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 27/12/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... ve ................ vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava basın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... ve ............. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Bursaspor Kulübü yönetim kurulunda ikinci başkan olarak görev yaptığını ayrıca tanınmış bir iş adamı olduğunu, davalılardan ... tarafından yazılan ve Bursa Hakimiyet Gazetesi"nde 11/10/2013 tarihinde yayımlanan yazıda kendisi hakkında küçük düşürücü, karalayıcı ifadelere yer verildiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davaya konu yazının eleştiri niteliğinde bulunduğunu, ayrıca istenen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davaya konu yazıda kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir.
Basın özgürlüğü Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir.
Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu yazıda, Bursaspor"un istediği sonuçları alamadığı belirtilmiş ve köşe yazarına göre başarısızlıkların ardında yatan nedenler dile getirilmiştir. Bu kapsamda davacının da aralarında bulunduğu bazı yöneticilerin basın açıklamaları ve transferler konusundaki kimi davranışları eleştirilmiştir. Basın tarafından bir yazının okuyucunun ilgisini çekmek amacıyla dikkat çekici ve çarpıcı bir şekilde verilmesi gazetecilik tekniği gereği olup; bu durum özle biçim arasındaki denge bozulmadığı sürece haberi başlı başına hukuka aykırı hale getirmez. Bu açıklamalar ışığında ve bir bütün olarak incelendiğinde; davaya konu yazının davacının da aralarında bulunduğu Bursaspor Kulübü yöneticilerine yönelik sert eleştiriler içerdiği ancak kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.