21. Hukuk Dairesi 2017/73 E. , 2017/10002 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01/08/2009 tarihinden itibaren yaşlılıkaylığı almaya hak kazandığının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının yaşlılık aylığı tahsis talebinden sonra davalı Kurumun SSK sigortalılığını basamak intibakında dikkate alarak prim borcu çıkarmasına ilişkin işleminin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu beyanla emeklilik talebini reddeden Kurum işleminin iptaline, davacıya 01.08.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına, aylıkların yasal faizi ile ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 01.08.2011 tarihli dilekçesi ile davacının 01.12.2009 tarihinden itibaren 6.basamaktan yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 30.10.1986 tarihli giriş bildirgesi ile 20.04.1982 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 20.04.1982-31.12.1983; 22.01.1986-31.05.1987; 05.11.1987-31.12.1988; 18.10.1989-18.02.1994 ve 14.03.2001-31.01.2009 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı, 23.05.2009 tarihinden itibaren isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığının başlatıldığı, 20.11.2009 tarihinde isteğe bağlı sigortalılığının sona erdirilmesini talep ettiği, 27.07.1978-21.03.1980 tarihleri arasında askerliğini 600 gün borçlandığı, davacının 07.03.1994-31.08.1997 ve 15.01.1998-28.02.2001 tarihleri arasında toplam 2378 gün 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı olduğu, 29.07.2009 tarihli tahsis talebinin 8956 gün sigortalılığı olduğundan kabul edilmediği, davalı Kurumun 26.04.2010 tarihli yazısında davacının 506 sayılı Yasa kapsamında geçen sigortalılığının Bağ-Kur sigortalılığında basamak intibakında değerlendirilmesi gerektiğine karar verilerek davacıya prim borcu tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa’nın “1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalıların basamak tespiti” başlıklı Ek 8.maddesinde (Ek: 10/1/2013-6385/11 md.); 1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamında 1.10.2008 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapılan sigortalılardan, sigortalılık başlangıç veya bitiş tarihi değişenlerin daha önceden tespit edilmiş gelir basamakları ve bu basamakların yükselme tarihleri değiştirilmez. Bu sigortalılardan, tescil tarihi daha eski bir tarihe alınanların eski tescil tarihi ile yeni tescil tarihi arasındaki sigortalılık sürelerine ilişkin gelir basamağı, ilk defa tescil edildiği tarih itibarıyla seçtiği veya intibak ettirildiği basamak olarak kabul edilir. Bu sigortalıların diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçen hizmet süreleri basamak tespitinde dikkate alınmaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, davacının sözü edilen yasal mevzuat uyarınca basamak intibakına zorlanamayacağı göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması gerektiği açıktır.
Yapılacak iş, davacının 5510 sayılı Yasa’nın Ek 8.maddesi uyarınca basamak intibakına zorlanamayacağı göz önünde bulundurularak, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının yanı sıra “basamak intibakı yapılmadan” 23.05.2009 tarihinde başlayan isteğe bağlı sigortalılığının, bu tarihten itibaren ödenen primlere göre hangi tarihe kadar isteğe bağlı sigortalılık kazandıracağını davalı Kurumdan sormak, buna göre davacının sigortalılık süresini belirleyip 20.11.2009 tarihinde yaşlılık aylığı şartlarına haiz olup olmadığını değerlendirerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
04.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.