20. Hukuk Dairesi 2016/9599 E. , 2017/4454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16/05/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar vekili Av. ..., davalı Hazine vekili Av. Sema Selçuk ve davalı ... Yönetimi vekili Av. .... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 14/06/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile davacılara ait .... köyü 3806 parsel sayılı taşınmazların, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucunda, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/389 E.-2006/503 K. sayılı kararı ile tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiğini, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 08/06/2015 tarihli dilekçesi ile dava değerini 5.494.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 3.857.250,05 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine, Orman Yönetimi hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı ... Yönetimi ile Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 , 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre hesaplanmalı, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde 100.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 08/06/2015 tarihli dilekçe ile 3.857.250,05. TL’ye yükseltmiş ise de, ıslah harcının nispi tarifeye göre yatırılmadığı, 27.- TL maktu harç alındığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen kanunî düzenleme gereğince, ıslah harcını nispi tarifeye göre tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen değer üzerinden; aksi halde dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması ve harcı tamamlanmamış değer üzerinden davacılar lehine; davalılar aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesi, kabule göre de; davalı sıfatı bulunmadığından hakkında husumetten red kararı verilen Orman Yönetimi aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesi; reddedilen kısım bakımından ise davalı Hazine lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1480 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazine ve Orman Yönetimine ayrı ayrı verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/05/2017 günü oybirliği ile karar verildi.