1. Hukuk Dairesi 2014/19139 E. , 2015/2142 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2011/75-2014/171
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi,gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babalarından intikal eden 248 ada 20 parsel, 2103 ada 16 parsel, B blok 33 numaralı bağımsız bölüm ile 2792 ada, - parsel sayılı taşınmazların 2003 Yılından bu yana davalı tarafından kullanıldığını, davacıların taşınmazları kullanamadıkları gibi gelirlerinden de faydalanamadıklarını ileri sürerek 50.000,00.-TL ecrimisile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında taleplerini 268.056,00-TL olarak ıslah etmişlerdir.
Davalı, intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini, sadece babadan kalma ayakkabı ticarethanesi olarak işletilen yeri, davacıların da onayı ile bir müddet kulladıktan sonra Haziran 2010"da terk ettiğini, diğer yerlerin tasarrufunda olmadığını ve davacıların kullanımına engel olmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazların davalı tarafından kullanıldığı, dava konusu 3 katlı işyeri yönünden 01.06.2010 tarihinde, diğer taşınmazlar yönünden 17.04.2008 tarihinde intifadan menin gerçekleştiği gerekçesiyle ıslaha karşı davalının süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı defi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 248 ada 20 parsel sayılı "kargir hane" vasfında taşınmazın, 2103 ada 16 parsel, B blok 33 numaralı bağımsız bölümün ve 2792 ada, - parsel sayılı "kargir oda" vasfındaki taşınmazın davacılar ile davalının mirasbırakanı K.G..adına kayıtlı olduğu, mahkemece mahallinde yapılan keşiflerde 248 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ayakkabı ticarethanesi olarak kullanıldığının, 33 numaralı bağımsız bölümün ilk keşifte mesken olarak kullanılmakta iken ikinci keşifte eklentisi ile birlikte boş olduğunun tespit edildiği ve taşınmazların zilyetliğinin davalıda olduğunun saptandığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça dosyaya ibraz edilen Eyüp 2. Noterliğinin 10.7.2003 tarih, 21682 yevmiyeli muvafakatnameye göre, davacılar ile anneleri N. G.."nun 248 ada 20 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından çalıştırılmasına muvafakat ettiklerini beyan ettikleri ve aynı tarihte kira sözleşmesi düzenledikleri görülmektedir.
Bilindiği üzere ecrimisil, kötü niyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir bedeldir.
Öte yandan, dava konu taşınmazlarda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.
Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin ya da, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; dava konusu 248 ada 20 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalı davacıların bu yeri kullanmasına rıza gösterdiklerini yazılı bir belge ile kanıtlamış olmasına rağmen, bu rızanın geri alındığı davacılar tarafından aynı nitelikte bir belge ile kanıtlanabilmiş değildir. Bu durumda, davalı söz konusu taşınmazı diğer mirasçıların onayı ile kullandığından kötü niyetli olduğunun kabul edilmesi ve ecrimisilden sorumlu tutulması olanaksızdır. Diğer taşınmazlar bakımından ise, her ne kadar keşfen iki taşınmazın da davalının tasarrufunda olduğu gözlemlenmiş ise de, bu yerlerin davalı tarafından bizzat mı kullanıldığı yoksa kiraya verilerek mi kullanıldığı, bizzat kullanıyor ise intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği ve ne zaman gerçekleştiği hususlarında yukarıda değinilen ilkeler uyarınca hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, dava tarihi itibariyle çekişme konusu 248 ada 20 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili davacılar muvafakatlarını geri aldıklarını kanıtlayamadıklarından bu taşınmaz yönünden ecrimisil isteğinin reddedilmesi; 2103 ada 16 parsel, B blok 33 numaralı bağımsız bölüm ve 2792 ada, - parsel sayılı taşınmaz bakımından ise yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, davalı tarafından bizzat kullanılıyor ise intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin, gerçekleşti ise ne zaman gerçekleştiğinin saptanması, eğer davalı bu yerleri bizzat değil de kiraya vermek suretiyle kullanmış yahut boş tutmakla beraber sadece kendi tasarrufu altında bulundurmuş ise intifadan men koşulunun aranmayacağının dikkate alınması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Kabule göre de, davacılar tarafından ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi yerine dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.