Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1353
Karar No: 2021/2520
Karar Tarihi: 26.04.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/1353 Esas 2021/2520 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/1353 E.  ,  2021/2520 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasındaki görülen tapu iptali-tescil ve bedel davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden davanın reddine,davalı ... yönünden davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-
Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalılardan ..... ile arkadaş olduğunu, ... ile diğer davalı ...’ın Özbil Tarım isimli şirkette % 50’şer paylarla ortak olduklarını, ... ile yaptıkları anlaşma gereğince, maliki olduğu 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazını davalıya devretmesi karşılığında, ...’ın da şirketteki sahip olduğu payın yarısını kendisine devrederek üzerine de 15.000,00 TL nakit ödemede bulunacağını, ...’ın isteği ile taşınmazını diğer davalı ...’e satış suretiyle devretmesine rağmen ...’ın şirket paylarını kendisine devretmediği gibi 15.000,00 TL’yi de ödemediğini, davalı ...’ın ...’e olan borcunu taşınmaz devrini sağlayarak kapattığını, davalıların işbirliği halinde hareket ederek kendisini kandırdığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., ...’ın şirketteki payını davacıya satmak istediğini, ancak davacının nakit parası olmaması nedeniyle çekişme konusu taşınmazı kendisine satmayı teklif ettiğini, davacı ile anlaşarak, 115.000,00 TL bedelle taşınmazı satın aldığını, satış bedelini davacıya ödediğini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı ...’ın satış bedelini ödediği gerekçesiyle ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kabulü ile 150.930,50 TL bedelin tahsiline karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddedilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu 139 ada 11 parsel sayılı, 462,00 m2 arsa vasıflı taşınmazını bizzat 19.06.2017 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, ... ile diğer davalı ...’ın Özbil Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ortak iken ...ın şirket paylarını 28.10.2016 tarihinde ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, "hile" (aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Diğer taraftan, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda(TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, davalılar ... ile ...’ın anlaşarak taşınmazın davalı ...’a temliki halinde, ...’ın Özbil Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde sahip olduğu hisselerinin yarısının davacıya devredileceği ve üzerine de 15.000,00 TL nakit ödeneceği inancı uyandırmak suretiyle taşınmaz temlikini sağladıkları, çekişme konusu taşınmazın davalı ...’a devredilmesine rağmen ...’ın devretmeyi vaadettiği şirket paylarını davacıya devretmediği, davalı ... tarafından taşınmazın gerçek bedelinin davacıya ödendiğine ilişkin yazılı bir belge sunulmadığı gibi, resmi akitte gösterilen bedelle, taşınmazın temlik tarihindeki rayiç bedeli gözetildiğinde taşınmaz devrinin hile yolu gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır. Davalıların aynı şirketin ortağı oldukları ve tanık beyanlarına göre davacı ile olan ilişkilerinin taşınmaz temlikine yönelik aldatma kastı taşıdığı, bu durumda davalı ...’ın iyi niyetinden söz edilemeyeceği açık olup, tapu kaydının iptali ile tesciline karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu olgu benimsenmesine rağmen iptal-tescile karar verilmeyip, çelişkili bir şekilde bedele hükmedilmesi hatalıdır.
Hâl böyle olunca; davacının tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi