3. Hukuk Dairesi 2017/2480 E. , 2018/6149 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının, kurumda denetçi olarak çalıştığını, Sayıştay Başkanlığının yaptığı denetimde denetçilere 2006 yılı içerisinde yapılan maaş ödemelerinde eklenmemesi gereken taban ve yan ödemelerin maaşlara yansıtılmasıyla davalıya fazla ödemede bulunulduğundan bahisle fazla ödenen miktarın iadesi talebiyle gönderilen bildirim 30.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği halde fazla ödenen 5.355,90 TL"nin iade edilmediğinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, faizin yanlış uygulandığını, kanun maddesinin açık olup ücrete taban aylığının dahil edilmeyeceğine dair herhangi bir ifadeye yer verilmediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne, 5.355,80 TL alacağın dava tarihi olan 18.06.2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, denetçi olarak çalışan davalının maaşına eklenmemesi gereken taban ve yan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkindir. HMK.nun 266 ve devamı maddeleri gereğince, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir.Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya
çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Yargılama sırasında ilk olarak, emekli sayıştay denetçisi tarafından düzenlenen 15.12.2014 tarihli raporda; davalı ASKİ denetçisine "devlet memurlarına verilen birinci derecenin son kademesi aylık tutarı+ taban aylığı" kadar ödeme yapılmasının gerektiği, 2006 yılı Bütçe Kararnamesinin 17. maddesinde yer alan yan ödemelerin istenemeyeceği, davacı tarafından istenebilecek yan ödeme miktarının 82,74 TL olduğu belirtilmiştir.Davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazı üzerine, uzman denetçi Sayıştay E. Daire Başkanı tarafından düzenlenen 09/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise; ASKİ denetçilerine 1. derecenin 4. kademesindeki bir devlet memuru için belirlenen aylık tutarı kadar ödeme yapılması gerekirken bu tutara taban aylığı ve yan ödeme tutarlarının da ilave edilerek ödeme yapılmasının mevzuata aykırı olduğunu, bütçeye konulan ödeneklerin mevzuata dayanması gerektiği, bütçeye yasaya aykırı hüküm konulamayacağını, bu nedenle davacı idare tarafından açılan davanın kabulü ile davalıya mevzuata aykırı olarak ödenen 5.355,80 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilinin gerektiği belirtilmiştir.Mahkemece benimsenerek hükme dayanak alınan 09.06.2015 tarihli bilirkişi raporu ile daha önce alınan 15.12.2014 tarihli bilirkişi raporunun çeliştiği, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişiler dışında içerisinde sayıştay denetçisinin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, davalının 2006 yılı maaşına taban ve yan ödemelerin eklenmesinin mevzuata aykırı olup olmadığı bu doğrultuda fazla ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda, önceki bilirkişi raporları arasında çelişkileri giderecek ve itirazları da karşılayacak şekilde taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak; sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.