4. Hukuk Dairesi 2015/6942 E. , 2016/6386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğeri tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 11/04/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/01/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ... ve ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalıların asılsız şikayetleri nedeniyle Ulus Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/587 sayılı dosyasında yakarak mala zarar verme, hint keneviri ekme, cinsel saldırı, görevi kötüye kullanma, tezkeresiz emval nakli, define aramak için izinsiz kazı yapmak suçlarından haklarında soruşturma yapıldığını, soruşturma sonucunda Ulus Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 16/01/2014 tarih, 2014/34 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davalıların bu şekilde suç isnadı yaparak kendilerini küçük düşürdüklerini belirterek, haksız şikâyet nedeniyle uğradıkları manevi zararın ödetilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, ... hakkında isnat edilen Çocuğun Cinsel İstismarı suçunun toplumsal açıdan düşünüldüğünde şüphelisi için toplumda infiale neden olabilecek ölçüde bir suç oluşturduğu, somut olayda şüphelisi ... hakkında iddia edilen suçlamaların şikayet hakkı sınırlarını aştığı, kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı gerekçesiyle davacı ...’ın davasının, davalılar ... ve ... yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; Ulus Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/587 soruşturma sayılı dosyası içerisindeki kolluk araştırma tutanakları ve tanık beyanları göz önüne alınıp şikâyet için yeterli emare olması nedeniyle davalıların anayasal şikâyet hakkını kullandığı sonucuna varılarak istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.