4. Hukuk Dairesi 2015/7358 E. , 2016/6387 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar .... ve diğeri aleyhine 03/07/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının davalılardan ...’a yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalılardan ....’nin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılardan ....’ye ait diğer davalı ...’ın sorumlu yazı işleri müdürü olduğu .. 20/03/2014 tarihli nüshasında manşetten verilen “ .. ” başlıklı haberin haber niteliği taşımadığını, kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini belirterek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, 5187 sayılı Basın Kanununun 13. maddesinde basılmış eserler yolu ile işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlarda kimlerin sorumlu olduğunun belirlendiği, süreli yayın olan gazete yayını nedeni ile maddi ya da manevi tazminat gerektiren fiillerde sorumluluğun eser sahibi, yayın sahibi varsa temsilcisinde olduğu gerekçesiyle gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalı yönünden ise davacının doğrudan ismi belirtilmese de yapılan haber ile hedef alındığı ve haberin basın özgürlüğü sınırlarını aşarak kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden; davacının yayın tarihi itibari ile .. görevini yürüttüğü, dava konusu haberde “Başbakanlık Teftiş Kurulunun ..de olup bitenlerle ilgili hazırladığı ara raporun detaylarına .. ulaştığı, Başbakanlığa sunulacak rapora göre de .. 2012"den önceki tüm hafızasının silindiği, Teftiş Kurulu silme işlemlerinin yöneticilerin ve ekiplerin bilgisi olmadan yapılamayacağı tespitine yer verildiği, daha öncede 2011"den itibaren hukuki ya da hukuk dışı 670.853 ayrı kişinin dinlendiğinin tespit edildiği, hiçbir yasal ya da teknolojik tedbirin olmadığı .. sisteminde isteyen görevlinin istediği numarayı dinlediği, daha sonrada hiçbir iz bırakmadığının fark edildiği, ara raporda bu durumunda tespit olarak belirtileceği, ana raporda ise tüm sorumlular hakkında hukuki işlem yapılması için .. gönderilecek tespit ve suç unsurlarının yer alacağının” bildirildiği, yine manşette yer alan " .. " ifadesinden sonra gelmek üzere “ .. ” ifadesinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanununun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda; davacının haberde isminin geçmediği bu itibarla matufiyet unsurunun bulunmadığı, yayının yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde haber verme hürriyeti kapsamında kaldığı anlaşıldığına göre, kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği ve davalıların da manevi tazminat ile sorumlu tutulamayacağı benimsenmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davalı ....’nin manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA; davacının, davalılardan ...’a yönelik temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine, bozma nedenine göre davalı ....’ye yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.