
Esas No: 2016/19894
Karar No: 2018/6268
Karar Tarihi: 04.06.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/19894 Esas 2018/6268 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; murisleri ..."in 07.07.2012 tarihinde, evindeki elektrik arızasını gidermek üzere evinin önündeki elektrik direğine çıktığını ve elektrik çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, murisin sürekli yaşanan elektrik kesintilerini defalarca kez davalı kuruma şifai olarak bildirdiğini ancak davalı kurumun buna bir çözüm bulmadığını, murisin bu nedenle arızaya müdahale etmek durumunda kaldığını, söz konusu elektrik direğinde uyarı (ölüm tehlikesi) levhasının bulunmadığını ve davalı kurumun ağır özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş ... için 100,00 TL, reşit olmayan müşterek çocuk ... için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminat ile davacı eş için 30.000 TL, müşterek çocuklar ..., için 15.000"er TL olmak üzere toplam 135.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacıların murisi ..."in usulsüz/kaçak enerji bağlantısı yapmak üzere hazırlıklı bir şekilde elektrik direğine tırmandığı, bu davranışı sebebiyle ağır kusurlu olduğunu, müteveffanın elektrik direğine tırmanmanın doğurabileceği tehlikenin bilincinde olduğunu, olayla ilgili taşeron firma ile yapılan yazışmada olay günü civarda elektrik kesintisi olmadığının bildirildiğini, bahse konu olayda davacıların murisinin ağır kusurlu olmasından dolayı illiyet bağının kesildiğini, ayrıca kesinti ile ilgili kuruma elektrik başvurusunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilinçli bir şekilde tırmanma engelini aşarak yanında pense ve eldiven ile üzerinde enerji bulunan direğe çıkan müteveffanın olayın olmasında tam kusurlu olduğu, davalı tarafın ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; desteğin ölümünden kaynaklanan, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; davacıların desteğinin ölümünden, davalı elektrik şirketinin sorumlu tutulup tutulamayacağı, buna bağlı olarak da, davacıların, elektrik dağıtım şirketinden tazminat istemlerinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.
Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası"nın 58. maddesi gereğince "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." ( TBK .69. maddesi ). TBK"nun 71/1.maddesine göre de; "Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur."
Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Bu tesislerden meydana gelmiş bir zararın bulunması halinde, zararla tesisin faaliyeti arasında uygun illiyet bağı olması ve hukuka aykırılık unsurları gerçekleştiği takdirde, kusur aranmaksızın sorumluluk doğacaktır. Kaldı ki, bu tesisin yapımındaki bozukluk ve bakımındaki eksiklik de tesis sahibinin kusurunu gösterir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği 5. maddesi gereğince; kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır. Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalı ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır.
Ağır özen yükümlülüğü doğuran bir hizmet yürüten davalı, gerekli güvenlik uzaklıklarına uymak, dava dışı şahıslar ya da kurumlarca güvenlik uzaklıklarının ihlal edilmesi halinde gerekli denetim ve koruma önlemlerini almakla yükümlüdür. Buna göre, davalı elektrik dağıtım şirketi, yüksek gerilim iletkenlerine güvenli yaklaşma sınırının aşılmamasını sağlayıcı önlemleri almalı, gerekli uyarı levhalarını herkesin kolaylıkla görebileceği yerlere koymalı, bu tesislerin can ve mal güvenliğine zarar vermemesi için yerleşim yeri dışındaki tesislere oranla çok daha kısa aralıklarla kontrollerini yapmalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacılarım murisi 01.03.1963 doğumlu ..."in, 07.07.2012 günü, elektrik arızasını gidermek üzere elinde pense, eldiven ve izole bant bulunduğu halde, ... Sokaktaki ikametinin karşısında bulunan elektrik direğine tırmandığı ve akıma kapılarak yaşamını yitirdiği anlaşılmaktadır.
Olay sonrası İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Büro Amirliği tarafından düzenlenen 08.07.2012 tarihli Olay Yeri İnceleme Raporu ekindeki fotoğraflardan; davaya konu olayın meydana geldiği elektrik direğinde uyarıcı levhanın olmadığı, direğe çıkılmasını engelleyici korkuluğun bulunduğu, direğin yerleşim alanın içinde olduğu anlaşılmaktadır.
Soruşturma dosyasında elektrik mühendisi ..."ın hazırladığı bilirkişi raporunda; dosyada mevcut olay yeri fotoğraflarının incelenmesinden, olayın gerçekleştiği zaman demir direkte korkuluk bulunduğunun açıkça görüldüğü ancak uyarı levhasının bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, şayet olay anında ölüm tehlikesi levhası mevcut değilse davalı kurumun tali kusurlu olabileceği, asli kusurun direğe tırmanan kişide olduğu kanaatine varıldığı rapor edilmiştir.
Yargılama sırasında görüşüne başvurulan üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 19.10.2015 tarihli raporda ise; olay günü müteveffanın elinde pense, eldiven ve izole bant ile bir işlem yapmak üzere elektrik direğine çıktığı, müteveffanın yaşı itibari ile elektrik tehlikesini bilebilecek durumda olduğu, elindeki malzemelerin de bu tehlikeyi açıkça bildiğini gösterdiği, uzman olmayan kişilerin elektrik direkleri üzerinde işlem yapmasının mümkün olmadığı, olayın hemen sonrasında kolluk görevlileri tarafından çekilen olay yeri fotoğraflarından direkte tırmanma engelinin bulunduğu ancak ölüm tehlikesi levhasının mevcut olmadığının anlaşıldığı, ne var ki direkte ölüm tehlikesi levhası olup olmasının, elektriğin muhtemel tehlikelerini bildiği anlaşılan ve tırmanma engelini de aşarak kendi inisiyatifi ile bilinçli bir şekilde direğe tırmanmış olan kazalının diğere çıkmasının engellemeyeceği, bu levhanın bulunmamasının olaya bir etkisinin olmadığını, buna göre meydana gelen olayda kazalının %100 kusurlu olduğu, davalı kurumun bir kusuru olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Mahkemece, iş bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak, olay tarihinde 49 yaşında olan ve elinde bazı malzemeler ile tırmanma engelini de direğe çıkan mütevaffanın olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, elektrik direğinde ölüm tehlikesi levhası bulunmamasının yetişkin bir kişi olan kazazede üzerinde bir etkisi olmadığı ve bu durumun kazazedenin diğere çıkmasının engellemeyeceği kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar, davacıların murisi, olay tarihinde 49 yaşında yetişkin biri olarak, elektrik direğine çıkmakta kusurlu ise de; davalı elektrik dağıtım şirketi, ağır özen yükümlülüğü doğuran bir hizmet yürütmekte olup, yaptığı iş itibariyle her türlü önlemi alması gerektiğinden, direkte uyarıcı levhanın olmaması ve direğin yerleşim alanı içinde kişilerin çıkabileceği bir vaziyette bulunması nedeniyle; somut olayda, davalının, gerekli güvenlik önlemini alma konusunda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği açıktır.
Bu bağlamda, davacıların murisinin ölümünden, davalı elektrik dağıtım şirketinin tamamen kusursuz olduğundan söz edilemez. Davacıların murisinin çıkmaması gereken elektrik direğine çıkmış olması davalının sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu husus, ancak tazminatın kapsamıyla ilgili olup, belirlenecek miktarın tayininde gözönüne alınmalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davalının yaptığı işin mahiyeti gereği yüksek özen yükümlüğü bulunduğunun ve direğin yerleşim alanı içinde ve direkte uyarıcı levhanın olmaması nedeniyle, davalının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığının kabulü ile; davalı kurum açısından yapı malikinin sorumluluğuna ve tehlike sorumluluğuna ilişkin; davacı açısından ise, olaydaki bölüşük kusura ilişkin değerlendirmeler içeren, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. ve 27. maddelerine göre somut olayı aydınlatan, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle belirtildiği, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan (elektrik mühendisi ) alınarak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(MUHALİF)
KARŞI OY YAZISI
Dava kusursuz sorumluluğa (elektrik çarpmasına ) dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu ve önceki 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluklardan veya bakımdaki eksiklikler arasındaki uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru olarak belirlenmiştir.
Buna göre,Elektrik İletim direkleri de maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan, Elektrik İletim direklerinin sahibi bu tesisin yapımındaki bozukluklardan, korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan uygun illiyet bağının kesilmediği durumlarda kusursuz olarak sorumludur.
Somut olayda davacıların murisi olan mütevvefa mahkemeninde kabulünde olduğu gibi 49 yaşında yetişkin aklı başında olup elektrik direklerinde bulunan hatlardan dolayı direklere tırmanmanın , hatlara müdahale etmenin can ve mal güvenliği için tehlike arzettiğini bilebilecek durumdadır.Ölenin yanında da eldiven , pense ve izole bant taşıması , olay anında olay mahallinde ve civarda elektrik arızası, kesintisinin olmadığı gibi bu yönde yapılmış bir ihbarında olmadığı ,buna rağmen ölenin direğe çıkılmasına engel olunmak için mevcut olan tırmanma engelini de aşıp direğe çıkması ve alçak gerilim hattındaki enerji yüklü hatta müdahalede bulunması üzerine zararlandırıcı olay meydana gelmiştir. Yerleşim alanlarında yönetmelik standartlarına uyularak elektrik hattı tesis edilmesi mümkündür. Ölenin, ölüm ve yaralanma tehlikesini bildiği halde bunu göze almak suretiyle hangi maksatla olursa olsun alçak gerilim hattı bulunan direğe çıkması illiyet bağını kesecek derecede çok ağır kusur teşkil eder.
Bu nedenlerle zarar verici olayın gerçekleşmesinde davacıların murisinin olay öncesindeki ve olayın gerçekleşmesi anındaki hal ve hareketlerine göre ağır kusur teşkil eden davranışları , zararla yapı sahibi olarak davalının yükümlendiği bakım ve özen sorumluluğu arasındaki uygun illiyet bağını kesebilecek ağırlıktadır.
Bu nedenle dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerden dolayı mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmamaktayım.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.