3. Hukuk Dairesi 2017/11968 E. , 2018/6286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi - manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, maddi tazminat davasının davalılar yönünden reddine; manevi tazminat davasının davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden ise davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılardan ... ile yaptığı sözlü kira sözleşmesine göre, adı geçene ait taşınmazın 2007 yılından bu yana yazlık olarak kullanılmak üzere kiralandığını, kiralanana bir ailenin yaşamının devam etmesine lazım gelen zaruri eşyalar ve özellikle yazlık dönemde tatil amacıyla kullanılan lüks eşyalar alınıp konulduğunu, davalı ..."nun 21.10.2014 tarihinde kiralananın anahtarlarını değiştirerek kiralananı eşyaları ile birlikte davalı ..."e sattığını öğrendiğini, sözleşmenin sona erdirildiğine dair kendisine herhangi bir bildirim yapılmadığını belirterek eşya bedeline ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.-TL maddi tazminat, manevi ızdırap ve üzüntüsüne karşılık olarak 10.000.-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., sözleşmenin tarafının yeni malik ... olduğunu, taşınmazın satıldığı gün hem yeni malik olan davalı ..."in hem de davacının bilgilendirildiğini belirterek davanın reddini dilemiş; diğer davalı ... ise eşyaların tümünü daire ile birlikte önceki maliklerden satın aldığını, sadece çamaşır makinesi ve bulaşık makinesinin davacıya ait olduğu hususunda bilgilendirildiğini, davacının kiralananda var olduğunu iddia ettiği eşyalara ilişkin dosyaya hiçbir delil sunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, maddi tazminat talebine yönelik davanın reddine; manevi tazminat talebine yönelik davanın ise davalı ... yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Mahkeme hükmü davalı ... vekiline, 19.10.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK’nun 437. maddesinde öngörülen sekiz günlük yasal süre geçirildikten sonra 02.11.2016 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine,
2-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3-) Davacının maddi tazminat istemine yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince;
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 49. maddesinin 1. fıkrasında " Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin, bu zararı gidermekle yükümlü olduğu", aynı Yasa"nın 50. Maddesinin 1. ve 2. fıkrasında " Zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu; uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakimin, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği" düzenlemesi mevcuttur.
Haksız fiil sorumluluğunun yaptırımı, haksız fiil sonucunda meydana gelen zararın tazminidir. Kural olarak, meydana gelen zararın tamamının tazmin edilmesi gereklidir. Haksız fiillerden kaynaklanan zararlara ilişkin tazminat taleplerinde, davacı hem zarara uğradığını hem de uğradığı zararın miktarını ispatlamakla yükümlüdür. Ancak kimi hallerde zarar miktarının tam olarak tespiti ve dolayısıyla ispatı mümkün olmayabilir. Kanun koyucu da tam olarak bu sebepledir ki, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa
hâkimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın
miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemesi gerektiğini hükme bağlamıştır.
Somut olayda; davacı ile davalılardan ... arasında 2007 yılından bu yana dava konusu taşınmaza ilişkin kira sözleşmesi bulunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı ... ile dava dışı ... tarafından kiralananın 21.10.2014 tarihinde davalı ..." e dosya içerisinde bulunan " daire teslim tutanağı" na göre eşyaları ile birlikte satıldığı ve taşınmazın mülkiyetinin davalı ..."e intikal ettiği anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesi ekinde kiralananda bulunan eşyalara ilişkin liste ibraz etmiş ve eşyalarda meydana gelen zarara karşılık fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak... 10.000.-TL maddi tazminat isteminde bulunmuş, Mahkemece maddi tazminata konu eşyaların yazılı belge ile ispatı gerektiği, varlığının kabulü halinde dahi 7-8 yıl kullanılmakla değersini kaybedeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davalıların eyleminin haksız fiilden kaynaklandığı ve her türlü delil ile ispatın mümkün olduğu hususu dikkate alınmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; taraflarca dosyaya ibraz edilen delil listesinde bildirilen deliller toplanmalı, tanıklar dinlenerek dinlenen tanıkların beyanlarıyla birlikte ceza soruşturmasına ilişkin dosya da nazara alınarak değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.