3. Hukuk Dairesi 2016/19881 E. , 2018/6343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; 22/07/2006 tarihinde orman yangını çıktığını, davalıların çocukları hakkında yangına neden olmaları nedeniyle suç tutanağı düzenlendiğini, yangın ve söndürme giderlerinden kaynaklanan zarar oluştuğunu, davalıların aile başkanı sıfatıyla sorumlu olduğunu belirterek; toplam 42.374,24 TL idare zararının olayın meydana geldiği tarihten işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalılar... yönünden çocuklarının yangının çıkmasında kusurunun olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, diğer davalılar yönünden yangının çıkmasına çocuklarının sebebiyet vermesi nedeniyle davanın kısmen kabulü ile 10.356 TL"si fidan zararı, 20.932,80 TL"si ağaçlandırma bedeli, 10.213,24 TL"Si de yangın söndürme bedeli olmak üzere toplam 41.502,04 TL"nin 22/07/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, davalıların çocuklarının işlediği iddia edilen haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, dosya kapsamından davanın haksız fiil faili ile 4721 sayılı Medeni Kanunu"nun 369. maddesine dayanılarak ev başkanı sıfatıyla anne ve babası olan diğer davalılara karşı açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Ayırt etme gücüne sahip küçükler, haksız fiillerinden doğan zarardan sorumludurlar. Fiil ehliyetine sahip bulunmayan küçükler tarafından haksız fiilin işlenmesi durumunda sorumluluk iki çeşittir. Küçük Borçlar Kanunu uyarınca haksız fiilin faili olarak, anne ve babası ise Türk Medeni Kanununun 369. maddesi uyarınca ev başkanı olarak zarar görene karşı sorumludur. Her iki sorumluluk da birbirinden farklı hukuki nedenlere dayalı olup, zarar gören küçüğe ve ev başkanına karşı birlikte veya ayrı ayrı davalar açabilir. Aynı zarardan her ikisi de kendi malvarlıkları ile ayrı ayrı sorumlu olurlar.
Davanın hukuki sebebinin belirlenmesi, hakimin görevlerindendir.
Davacıların zarara uğramasına yol açan haksız fiilin gerçekleştiği tarihte, haksız fiili geçekleştiren çocukların ergin olmadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir ise de; haksız fiil nedeniyle verilen zarar olay gününde meydana geldiğinden, hukuki sorunun da olay günündeki koşullara göre çözümlenmesi zorunludur. Haksız fiili gerçekleştiren kişi, davanın açıldığı tarihte ergin olsa bile, bu durum TMK. nun 369. maddesinde düzenlenmiş bulunan ev başkanının sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
Öte yandan, TMK. nun 369. maddesi, Kanunun İkinci Kitabının İkinci Kısmında yer aldığından, bu maddeye dayalı Aile Hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü de 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca, Aile Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
O halde; mahkemece, eldeki davada TMK"nun 369. maddesinin uygulanacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, ayrı bir Aile Mahkemesinin bulunması halinde görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, genel mahkeme sıfatıyla davaya bakılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince re"sen BOZULMASINA, ikinci bentte açıklandığı üzere davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.