3. Hukuk Dairesi 2016/15676 E. , 2018/6367 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 05.06.2018 tarihinde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 4855 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan ve 10.09.2000 tarih ve 24166 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2000/1127 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilerek yürürlüğe giren "Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-... Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşma"nın, 2 numaralı eki ve ayrılmaz parçası niteliğindeki "Türkiye Cumhuriyeti ile MEP İştirakçileri Arasında Ev Sahibi Hükümet Anlaşması"nın 9. maddesi uyarınca faaliyeti ile ilgili olarak gerçekleştirdiği elektrik hizmet alımları ile her türlü vergiden muaf tutulduğunu, ancak davalı şirketin anlaşma hükümlerine aykırı olarak düzenlediği faturalar ile enerji fonu, TRT payı ve belediye tüketim vergisini tahsil ettiğini, ayrıca davalı şirketin gerek kendi kusuru gerekse 3. kişilerin kusurlu veya kasıtlı davranışlarıyla oluşan kayıp-kaçak bedelini de haksız olarak tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 450.000 TL"nin ödeme tarihlerinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 16.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 550.170,65 TL"ye artırmıştır.
Davalı; istirdadı istenilen bedellerin ilgili kanun hükümleri ve EPDK kararları çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; Bakanlar Kurulu tarafından uygun bulunan anlaşmanın, davacı tarafa sözleşme kapsamında Türkiye"de yerine getirdiği işler nedeni ile her türlü vergiden muafiyet tanıdığı, bu nedenlerle davacıdan alınan 76.585,15 TL TRT fon payı, 286.368,83 TL belediye tüketim vergisi ve 38.292,60 TL enerji fonunun iadesinin gerektiği, ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.05.2014 tarih 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından kabul edilen uygulamaya göre, herhangi bir hizmet karşılığı olmayan kayıp-kaçak bedelinin abonelerden tahsil edilemeyeceği, bu nedenle davacının davaya konu dönem içerisinde 16900 nolu abonelik dışında kalan diğer üç abonelik üzerinden yapılan elektrik tüketimi nedeni ile haksız olarak 148.924,07 TL kayıp kaçak bedeli ödediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 550.170,65 TL"nin dava tarihi olan 08.03.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından tahsil edilmiştir.
1-) Davalı tarafın kayıp-kaçak bedeline yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “... Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır..." şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK"na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar ücret ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile kayıp-kaçak bedelinin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve dava konusu bedelin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK"nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedel maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen; Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,
Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın kayıp-kaçak bedeline yönelen diğer temyiz itirazları ile enerji fonu, TRT payı ve belediye tüketim vergisine yönelen temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.