22. Hukuk Dairesi 2017/30142 E. , 2018/10319 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde alt işveren şirketler nezdinde temizlik işçisi olarak 31.12.2001 tarihinden emeklilik nedeniyle iş akdini feshettiği 11.07.2013 tarihine kadar çalıştığını, kıdem tazminatının ödenmediğini, kullandırılmayan yıllık izinleri bulunduğunu, ulusal bayram genel tatil çalışmaları karşılığının ödenmediğini beyanla kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti ve ulusal bayram genel tatil alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı ... vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket vekili ise zamanaşımı itirazında bulunarak davacının emeklilik nedeniyle ayrılma talebini şirkete bildirmediğini, çalıştığı süre boyunca haklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı tarafından dosyaya sunulan ibranamelere değer verilip verilemeyeceği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup. Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir
İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez
İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir Ancak, işe girerken alman matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu sebeple, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır.
İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp ispatlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
Yine, işçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir
lbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Somut olayda davalı tarafından dosyaya sunulan 31.12.2011 ve 31.12.2008 tarihli iki adet ibraname fotokopisi bulunmaktadır. Mahkemece ibranamelere değer verilmeksizin hüküm kurulmuştur. Bununla birlikte davacıya ibraname hakkında diyeceklerinin sorulmadığı görülmektedir. Bu itibarla Mahkemece yapılacak iş, davacının isticvap edilerek ibraname gösterilip diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre yukarıda belirtilen esaslar dairesinde ibranamenin etki ve sonucunun değerlendirilmesidir. Bunun yapılmayarak hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile ibranamelere değer verilmemesi isabetsizdir.
3-Davacının yıllık ücretli izinlerini kullanıp kullanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59.maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda davalı işverence yıllık izin defterinde 2002, 2003. 2004, 2005 ve 2013 yıllarına dair kayıtlar sunulmuş, ancak aradaki kısım için yıllık izin defteri Gaziantep 1. İş Mahkemesinin 2011/612 esas sayılı dosyasına sunulduğundan getirtilmesi talep edilmiştir. Mahkemece bu beyana değer verilmeksizin işlem yapılmış, ilgili dosyadan yıllık izin defteri istenilmemiştir. Mevcut duruma göre sunulan belgelere göre davacının 138 gün yıllık izin kullandığı bakiye 54 gün yıllık izin alacağı bulunduğu kanaatiyle hesaplama yapılmıştır. Davalı şirket temyiz aşamasında da ... İş Mahkemesinin 2011/612 esas sayılı dosyasına sunulan yıllık izin defteri de getirtilerek sonucuna göre hüküm kurulmasını talep etmiştir. Bu nedenle davalı işverence Gaziantep 1. İş Mahkemesinin 2011/612 esas sayılı dosyasına sunulan yıllık izin defteri ve kayıtları getirtilerek sonucuna göre varsa davacının yıllık izin ücretinin hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.