3. Hukuk Dairesi 2016/19033 E. , 2018/6444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Türkmenistan vatandaşı olduğunu, emlakçı olarak tanıdığı dava dışı ... isimli şahıs aracılığı ile davalı ... adına kayıtlı taşınmazın 160.000 USD bedelle satımı konusunda davalılar ile anlaştığını, 10.000 Euro kaparo ödendiğini, taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, davalılar tarafından kredi ödenerek ipoteğin kaldırılmasından sonra tapu verileceğinin söylendiğini, muhtelif tarihlerde belge karşılığında 150.000 USD ödeme yapıldığını ancak devir işleminin gerçekleşmediğini, 150.000 USD ödediğine dair belgeleri almak için eve gittiğinde belgelerin yerinde olmadığını gördüğünü, elinde yalnızca 20.000 USD ve 15.000 Euro ödemeye ilişkin belge ile davalı ..."e ait el yazılı olan 69.000 USD ödendiği 70.000 USD"den 40.000 USD ödendikten sonra 30.000 USD alacak kaldığına yönelik ödemeye dair belge bulunduğunu bu nedenle davalılar aleyhine 150.000 USD bedel üzerinden icra takibine başlanılsa da takip tarihinden sonra, 20.000 USD ve 11.625 Euro"nun davalılarca ödendiğini ileri sürerek bakiye alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; davacının yalnızca peşinat olarak 15.400 Euro ve 20.000 USD ödediklerini, dava dilekçesinde bahsedilen 10.000 Euro"nun dava dışı ... ile yapılan sözleşme uyarınca kaparo niteliğinde alındığını, sözleşme şartları yerine getirilmediğinden iade edilmesinin mümkün olmadığını, kendilerine ödenen paraların tevdi mahalli tayini sureti ile davacıya iade edildiğini, kendi imkanları ile eniştesinden ve komşusundan aldığı borç ile kredi borcunu ödeyerek ipoteği kaldırdığını, bakiye satış bedelinin ödenmemesi nedeni ile tapunun verilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece; davacının delil olarak dosyaya ibraz ettiği üzerinde sadece rakamların yazılı olduğu belgede, rakamların davacının iddia ettiği ödemelerle birebir örtüşmediği gibi hangi birim esas alınarak ve ne için yazıldığının belli olmadığı, söz konusu yazıların HMK 199. maddesinde belirtilen nitelikte belge olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilmediği, taraflar arasında imzalanan taşınmaz satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde düzenlenmediği için geçersiz olup sözleşmeye uyulmaması halinde verilenin iade edilmeyeceğine yönelik cezai şartın da geçersiz olduğundan peşinat olarak alınan 10.000 Euro" nun davacıya iadesi gerektiği, bilirkişi raporu esas alınarak davacı tarafından davalıya 20.09.2012 tarihinde ödenen 10.00 Euro" nun 13.033 Dolar, 22.10.2012 tarihinde ödenen 15400 Euoro"nun 19.860 Dolar olduğu toplamda 52893 dolar ödeme yapıldığı, bakiye alacak yönünden davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, ... 1 İcra Müdürlüğünün 2013/2787 esas sayılı dosyasında takibin 52.893 dolar karşılığı Türk Lirası üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Senede karşı ispat yasağı dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK"nın 201. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” Ne var ki; senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde ortada yazılı bir delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. (HMK m. 202)
Bir belgenin yazılı delil başlangıcı sayılabilmesi için üç şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar; 1- Yazılı bir belge bulunmalı, 2- Belge aleyhine ileri sürülen şahıs tarafından verilmiş olmalı 3- Belge hukuki işlemin varlığına delalet etmelidir.
Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşmede satış bedelinin 160.000USD olarak kararlaştırıldığı, davacı tarafça 150.000 USD ödeme yapıldığı iddia edildiğinden, bunun aksinin ispatı için tanık dinlenemeyeceği açıktır. Ne var ki; davacı tarafça yaptığı ödemelerin ispatı olarak davalının elinden çıktığı iddia edilen bir kısım belge sunulmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak; davacının dayandığı ve ödediği bedelleri gösterdiğini ileri sürdüğü, üzerinde rakamlar yazılı olan tarihsiz ve imzasız belgenin yazılı delil başlangıcı sayılabilmesi için davalı tarafından yazılmış olması gerekmektedir. Nitekim davalı; duruşmadaki beyanında söz konu belgelerdeki rakamların kendi eli ürünü olduğunu ikrar etmiş, ne var ki neden yazıldığını hatırlamadığını beyan etmiştir.
O halde mahkemece; bizzat davalının elinden çıkmış olduğu ikrar edilen belgelerin yazılı delil başlangıcı olduğunun kabulü ile davacı tanıklarının beyanları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.