22. Hukuk Dairesi 2017/12533 E. , 2018/10361 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının ... TV adı ile bilinen ve yerel televizyonculuk ve yayıncılık yapan davalı şirkette reji (Yayın Yönetmeni), reklam çekim ve montaj, animasyon, haber montaj elemanı olarak 2006 tarihi ila 10.09.2012 tarihleri arasında çalıştığını, davacının çalıştığı süre boyunca fazla sürelerle çalıştırıldığını, ulusal bayram ve genel tatillerde de çalıştırıldığını, fazla mesai ücretleri ile ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izin kullandırılmayan davacıya kullanılmayan ücretli izin günlerine ilişkin ücretlerinin de ödenmediğini beyanla bayram genel tatil ,ücretli izin ve fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalı vekili, davacının 20.02.2006-13.02.2012 tarihleri arasında TV montaj elemanı olarak belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığını, Cumartesi ve Pazar günleri hafta tatilini kullandığını, haftanın kalan günlerinde yaptığı çalışmanın hiçbir şekilde günlük 7,5, haftalık 45 saatin üzerinde olmadığını,davacının alacaklarının zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda; Mahkemece haber montaj elemanı olan davacının 10.09.2012 tarihinde sona eren 6 yıl 6 ay 21 günlük çalışma dönemi içerisinde ücretinin asgari ücret olduğu kabul edilerek dava konusu alacakları hesaplanmıştır. Davacı asgari ücretin üzerinde ücret aldığını iddia etmiştir. Ancak bu konudaki iddiası yeterince araştırılmamıştır. Yukarıda ilke kararında da belirtildiği şekilde davacı iddiası değerlendirilip ilgili oda ve meslek kuruluşlarından ayrıntılı emsal ücret araştırması yapılmalı; tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilerek davacının gerçek ücreti tespit edilmelidir. Eksik inceleme ile ücretin yazılı şekilde kabul edilerek hüküm altına alınması yerinde olmamıştır.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece, davacının fazla mesai alacağı tanık beyanlarına göre hüküm altına alınmıştır. Ancak, davacı tanıklarının davalı işverenle husumetli olduğu çıkacak karardan kendilerinin de menfaat sağlayacak durumda oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda; dosya kapsamından davacı ile birlikte çalıştığı anlaşılan davalı tanık beyanlarına göre fazla mesai isteminin değerlendirilmesi daha uygun olacaktır. Davalı tanık anlatımlarına göre de davacının davalı işyerinde haftanın 6 günü 11.00-20.00 saatleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının 11.00-20.00 saatleri arasında çalıştığının kabulü ile fazla mesai ücret alacağı hüküm altına alınmalıdır. Anılan yön gözetilmeksizin husumetli tanık beyanları hesaplamaya esas alınmak suretiyle karar verilmiş olması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.