3. Hukuk Dairesi 2017/16559 E. , 2018/6448 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 5550 nolu tarımsal sulama elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından hakkında, 10.01.2011 tarih 69440 sayılı kaçak tespit tutanağı ile 67.454,80 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, kaçak tespit tutanağına konu arazinin dava dışı ... tarafından kullanıldığını, ..."in ... 2.Asliye Ceza Mahkemesindeki ifadesinde araziyi kendisinin kullandığını beyan ettiğini, kaçak kullanımın haksız fiil niteliğinde olduğunu, haksız fiil sorumluluğun fiili işleyene ait olduğunu, kaçak elektrik tahakkukunun düzenlendiği sulama döneminde kendisinin sulamada kullandığı alanın 40 dönüm olduğunu ileri sürerek, davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının abonelik no.sunun 5505 olduğu, davacının süresinde faturaya ve kaçak elektrik tahakkukuna itiraz etmediğini, kaçak tutanağının mevzuata uygun olarak düzenlendiğini, dava konusu yeri ..."in kullandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, tutanakta davacının imzasının bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalının kurulu gücünün 48,6 kWh alınması gerektiği, kaçak elektrik kullanım görgü ve tespit tutanağının tarihinden geriye doğru 90 günlük bir sürenin esas alınmasının ve günlük çalışma saati olarak 13,33 saat alınmasının mevzuata uygun olduğu ve yapılan bu hesaplama neticesinde davacının davalı şirkete 13.631,01 TL kaçak elektrik bedeli ve 5.087,55 TL ceza bedeli olmak üzere toplam 18.718,56 TL borçlu olduğu, işbu 10.06.2014 tarihinde tanzim edilen bilirkişi heyeti raporunun dosya kapsamına uygun olup yargı denetimine de açık bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının 5505 nolu abonelik bakımından düzenlenen 10.01.2011 tarih ve 69440 seri numaralı kaçak tutanağı kapsamında davalıya 48.736,24 TL borçlu olmadığının( 18.718,56 TL borçlu olduğunun)tespitine karar verilmiş, hüküm; davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dairemizin, 06.04.2016 tarih, 2016/2857 E. - 5365 K. sayılı ilamı ile; “Mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, gerekçe gösterilmeden "davaya konu aboneliğe kaçak elektrik tahakkukuna ilave olarak bir fark tahakkuku yapılmasının teknik ve hukuki bir dayanağının bulunmadığı kanaatine varıldığı" belirtildiğinden bilirkişi raporu, bu davada uyuşmazlığı çözecek nitelikte, somut ve bilimsel veriler içermediği ve Yargıtay denetimine de elverişli bulunmadığından” bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda her ne kadar bozma sonrasında hazırlanan bilirkişi raporunda davacının 1.073,99 TL kaçak tahakkuku ile 2.409,28 TL kaçak ek tahakkuku olmak üzere toplam 3.483,27 TL tutarında kaçak tahakkukundan sorumlu tutulması gerektiği ve bilirkişi raporları arasındaki farkın hatalı güç değerinden kaynaklı olduğu ifade edilmiş ise de; bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalının kurulu gücünün 48,6 kWh alınması gerektiği, kaçak elektrik kullanım görgü ve tespit tutanağı tarihinden geriye doğru 90 günlük bir sürenin esas alınmasının ve günlük çalışma saati olarak 13,33 saat alınmasının mevzuata uygun olduğu gerekçesi ile; davacının 55050nolu dava konusu abone yönünden düzenlenen 10.01.2011 tarih ve 69440 seri nolu kaçak tespit tutanağı kapsamında oluşturulan 2011/01 dönem kaçak tahakkuku ve kaçak ek tahakkuku doğrultusunda (mahkememizin 2012/345E.ve 2014/460K. Sayılı kararının davacı tarafça temyiz edilmemesi nedeniyle davalı lehine oluşan müktesep hak gözetilerek); davalı şirkete 48.736,24-TL borçlu olmadığının tespiti ile, davacının 13.631,01-TL kaçak tahakkuku ile 5.087,55-TL kaçak ek tahakkuk bedeli olmak üzere toplam 18.718,56-TL davalı şirkete borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozma ilamına uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
HMK 266. maddesinde belirtildiği üzere; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.
HMK 281. maddeye göre de; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.
Somut olayda, Dairemiz bozma ilamı ile açıkça; mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu belirtildikten sonra hükme esas alınan bilirkişi raporunun da bu davada uyuşmazlığı çözecek nitelikte, somut ve bilimsel veriler içermediği ve Yargıtay denetimine de elverişli bulunmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek; Dairemizce, somut olayda uyuşmazlığı çözecek yeterlilikte olmadığı belirtilen bilirkişi raporu yeniden hükme esas alınmış, bozmanın gerekleri yerine getirilmemiştir.
O halde mahkeme; yukarıda açıklanan kanun hükümleri gereğince, bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunun uyuşmazlığı çözecek yeterlilikte olmadığı kanaatinde ise; daha önceki bilirkişilerden farklı, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kuruluna dosyayı tevdi ederek (gerekirse talimat yolu ile) Bozma ilamına uygun yeni bir rapor alınmasını sağlamalıdır. Bu hususlar göz ardı edilerek; Dairemiz bozma ilamı ile somut olayda, uyuşmazlığı çözecek yeterlilikte olmadığı belirtilen bilirkişi raporunun yeniden hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.