3. Hukuk Dairesi 2018/52 E. , 2018/6500 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kurumun abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından, 30.09.2006 tarihinde düzenlenen tutanağa göre tahakkuk ettirilen 26.392,00 TL tutarındaki faturanın gerçeği yansıtmadığını, sayacın kendi kusurundan kaynaklı eksik ölçüm yapmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yapılan tespitin ve düzenlenen faturanın doğru olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece (... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi) 2006/472 Esas 2008/171 Karar sayılı ilamı ile; davanın kabulü ile davacının 26.392,00 TL"den sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi yapmış olduğu temyiz incelemesi sonunda; 15.09.2010 tarih, 2010/1165 Esas, 2010/9777 Karar sayılı ilâmı ile; dosya içerisinde yer alan hükme dayanak gösterilen bilirkişi raporuna gerekçeler gösterilmek suretiyle davalı tarafından itiraz edildiği, davalı kurumun yaptığı itirazlar gözetilerek Yargıtay denetimine elverişli olarak bilirkişi heyetinden ek rapor alınıp, sonucuna göre bir kurar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak , 2010/572Esas 2012/712Karar sayılı ilamı ile, bilirkişi heyetinden alınan 15/12/2011 tarihli kök ve 10/03/2012 tarihli ek raporlara göre; davacının davalıya 26.392,00 TL, borçlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 16.12.2014 tarih ve 2014/13316 Esas 2014/16593 Karar sayılı ilamı ile, dağıtım şirketinin hatasından kaynaklanan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmediği, dolayısıyla gerek 09.11.1995 tarihli yönetmelik gerekse de 01.03.2003 tarihli yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi
itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği, mahkemece; konusunda uzman (üçlü) bilirkişiden rapor alınarak, belirlenecek tüketim bedelinden, (davacı yanında) davalının da müterafik kusuru nedeniyle 818 sayılı BK.nun 98/2.maddesi delaletiyle 44.maddesi uyarınca (6098 Sayılı TBK.nun 114/2, maddesi delaletiyle 52, maddesi) indirim (%50) yapılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada, bilirkişi heyetinden alınan 18.10.2015 tarihli rapora göre tüketim bedelinin 5.132,55 TL olduğu, bu bedel üzerinden bozma ilamı doğrultusunda, davalının da müterafik kusuru nedeniyle 818 sayılı BK.nun 98/2.maddesi delaletiyle 44.maddesi uyarınca (6098 Sayılı TBK.nun 114/2, maddesi delaletiyle 52, maddesi) %50 indirim yapılması ile davacının borçlu olduğu miktarın 2.566,27 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 23.825,7 TL, borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
16.12.2014 tarihli bozma ilamında, dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile birlikte, 01.03.2003 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 08.05.2014 tarihinden sonraki uyuşmazlıklara uygulanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine ilişkin bilgilendirme amaçlı açıklamalar yapılmış ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 08.05.2014 tarihinden sonraki uyuşmazlıklarda uygulanacağı ve bozma ilamının ikinci sayfasının son paragrafında, dağıtım şirketinin hatasından kaynaklanan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmediği, dolayısıyla gerek 09.11.1995 tarihli yönetmelik gerekse de 01.03.2003 tarihli yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla, 16.12.2014 tarihli bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde, dava konusu uyuşmazlık tarihinde(30.09.2006) yürürlükte olan yönetmelikte hatalı ödeme bildirimlerine ilişkin tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirilmediğinden hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanarak, belirlenen tüketim bedelinden, davalı şirketin müterafik kusuru nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 114/2 maddesi delaletiyle 52.maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklana nedenlerle, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın ikinci bentte belirtilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.