20. Hukuk Dairesi 2015/16381 E. , 2017/4713 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı .... temsilcileri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Büyükada, Nizam mahallesi 154 ada 36 parsel sayılı 22 m2 yüzölçümlü, müfrez çamlık vasfındaki taşınmaz tapuda davalı .... adına kayıtlı olup, beyanlar hanesinde 05.09.1995 tarihli "Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarılmıştır"" kaydı ile 172 ada 3 parsel lehine tahtezzemin borular ve vasıtası ile su geçirmek hakkı"" şeklinde irtifak hakkı bulunmaktadır.
Davacı ... Yönetimi vekili dilekçesinde; 56 sayılı Orman Kadastro Komisyonunca 1988 yılında yapılan 2/B madde uygulamasının hatalı olduğu, komisyon çalışmaları sırasında 6831 sayılı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 17/1. maddesi uyarınca İşletme Müdürlüklerinden alınması gerekli işgal ve faydalanma suçlarına ait zabıt tutulmuş ve karara bağlanmış yerlere ait dava dosyalarının istenmediği ve çalışmalarda uygulanmadığı, bunun sonucunda eylemli orman arazilerinin nitelik yitirdiği gerekçesiyle orman rejimi dışına çıkardığı, bu çalışmaları yapan orman kadastro komisyon üyeleri hakkında istenilen kovuşturma izninin İstanbul Valiliği İl İdaresi Kurulu tarafından zamanaşımı sebebiyle reddedildiği, ancak orman kadastro komisyon üyeleri hakkında açtıkları tazminat davasının ..... Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.04.1996 günlü ve 1995/61 E. - 1996/242 K. sayılı kararıyla kabul edildiği, daha önce 2/B madde uygulamasının yok hükmünde olduğunun tespiti istemiyle hasımsız açtıkları davanın Adalar Asliye Hukuk Mahkemesince hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiği, temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.09.2004 günlü ve 2004/7880 E. - 9015 K. sayılı kararıyla orman kadastro komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemler hukuk ve ceza davalarına konu olmuşsa bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağından yönetim tarafından herhangi bir süreye bağlı kalınmaksızın işlemlerin iptali için her zaman dava açılabilirse de böyle bir davanın hasımsız görülemeyeceği gerekçesiyle onadığı, açıklanan nedenlerle 56 sayılı Orman Kadastro Komisyonunca Kınalıada"da bulunan 113 ada 1 sayılı taşınmaza ilişkin orman rejimi dışına çıkarma işleminin yok hükmünde olduğunun tespitine ve tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tahdit içinde iken 56 sayılı Orman Kadastro Komisyonunca Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, ancak 2/B madde koşullarını taşımadığı, 56 sayılı Orman Kadastro Komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemlerin hukuk ve ceza davalarına konu olduğundan bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağı gerekçesiyle; çekişmeli taşınmazın 56 sayılı Orman Kadastro Komisyonunca orman rejimi dışına çıkarılmasına yönelik 2/B uygulamalarına ilişkin işleminin yok hükmünde olduğunun tespitine,
tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydında bulunan şerhlerin terkinine karar verilmiş, hüküm davalı .... temsilcileri tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 56 sayılı Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca yapılan orman rejimi dışına çıkarılma çalışmasının yok hükmünde olduğunun tespiti, tapu kaydının iptali ve tescil istemine yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1950 yılında makiye ayırma, 23.09.1981 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, daha sonra 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik hükümlerine göre yapılıp 19.04.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, 1976 yılında 4785 sayılı Kanun hükümleri gözönünde bulundurularak yapılan ve 23.09.1981 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ve aplikasyon işlemi sırasında yine orman sınırları içinde bırakıldığı, 19.04.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2/B uygulamasında ise fiilen orman olduğu gözetilmeden Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı, ancak 2/B madde uygulamasını yapan komisyon üyelerinin kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı hareket ettiklerinin tespiti ile tazminata mahkum edilmeleri nedeniyle 2/B madde uygulamalarının yok hükmünde sayılacağı, bu durumda taşınmazın orman sınırları içinde kalmaya devam edeceği, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde öngörülen orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği, davacı; genel arazi kadastrosundan önceki hukuki sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukuki nedene dayanarak iptali ve tescil istediği gibi 14/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile Devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddesindeki (Bu Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edildiği, gerekçeli iptal kararının 23 Temmuz 2011 tarihli ve 28003 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulduğuna göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 30/05/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.