3. Hukuk Dairesi 2016/20091 E. , 2018/6556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, tarımsal sulama abonesi olduğunu, 2000 yılında sulama sezonu sonunda davalı kuruma kapatma dilekçesi vererek trafo ve ekipmanlarının söküldüğünü, 2000 yılından sonra sulama yapmadığı halde ... ... Müessese Müdürlüğünün 25.11.2013 tarihli yazısı ile kendisine gecikme zammı hariç 167.586,53 TL borcunun bulunduğu belirtildiği, davalı kurumca 2000-2006 yılları arasında tahakkuk edilen borcun hayali olduğunu, kurumun sayaç okuma elemanlarının hiçbir zaman sayacını okumadığını, 167.586,53 TL borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., zamanaşımı itirazında bulunduğunu, tüzel kişilikleri bulunmadığından taraf sıfatının olmadığını, yetkili mahkemenin ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, 13.12.2012 tarihinde yapılan düzenleme ile ... ve ... olmak üzere iki ayrı şirket olarak faaliyete geçtiğini, ..., Elektrik perakende satış işlemleri dolayısıyla fatura ve abonelik işlemleri ile ilgili faaliyet yürüttüğünü ve bu tür davaların bu şirkete karşı açılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, kurulu güç ve sulama tesisinin halen faaliyette olup olmadığının tespiti amacıyla yapılmasına karar verilen keşfin, harç ve giderlerinin mahkeme veznesine depo ettirilmesi için davacı tarafa verilen kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmadığı gerekçesiyle davacı tarafın HMK"nun 324. maddesi gereğince keşif ve bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasına, davacının aboneliği iptal ettirdiğine ilişkin kayıt bulunmaması ve diğer iddialarını destekler başkaca delil sunmaması nedeniyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve Kanun"un 87. maddesi uyarınca, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; tarımsal sulama aboneliği bulunan davalının, hakkında düzenlenen faturaya itiraz ettiği ve davalının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici olmadığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde değildir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz.Bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir.
Öyle ise mahkemece, bu ilkeler esas alınarak ve genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesi ile davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu Tüketici Mahkemesi sıfatıyla işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-)Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .