3. Hukuk Dairesi 2016/20113 E. , 2018/6557 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, maddi tazminat yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından manevi tazminata ilişkin kısmı yönünden temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 20.09.2014 tarihinde görücü usulü tanışarak nişanlandıklarını, 06.07.2015 tarihine de düğün salonu kiralayarak evlenmeyi düşündüklerini, nişanda takılan bileziklerin koluna dar gelmesi nedeniyle kuyumcudan genişletme talebinin olması üzerine davalının ailesi tarafından olayın büyütüldüğünü, davalı tarafından makul ve mantıklı hiçbir neden yokken nişanın bozulup babasına ağır ithamlar ve nişanda takılan takıların iadesini içerir noter aracılığıyla ihtarname keşide edildiğini, davalının annesinin de kendisi hakkında 4 kere nişandan ayrıldığı ve nişan dolayısıyla herkesi dolandırdığı şeklinde savcılığa şikayette bulunduğunu, oysa ki sadece bir kere nişandan ayrıldığını onu da nişanlanmadan önce davalıya söylediğini ancak davalının da daha önce bir kere nişanlandığını, nişan bozulduktan sonra duyduğunu, nişanda takılan altınları ve nişan bohçasını aynen iade ettiğini, nişan dolayısıyla davalıya aldığı takım elbise, ayakkabı ve nişan bohçasının değeri olan 1.000 TL"nin nişanın bozulma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı tarafın kusuru ile bozulan nişan dolayısıyla yaşadığı psikolojik bunalım ve toplum içinde düştüğü durum dolayısıyla 15.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı, nişanın bozulmasında kusurunun bulunmadığını, kusurun eylemleri ile nişanın bozulmasına sebebiyet veren davacıda olduğunu, etrafta davacının daha önce zengin biriyle nişanlı olduğu, davacı ve ailesinin bitmek bilmeyen istekleri karşısında davacının eski nişanlısının nişanı bozduğu, nişanda taktıklarını davacıya bıraktığı, davacının ayrıca daha önce iki kişiyle de sözlendiği, onlardan da ayrıldığının söylenmekte olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulü ile, 1.000,00TL maddi tazminatın nişanın bozulma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000,00TL manevi tazminatın talep gereği dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişin talebin reddine, karar verilmiş, manevi tazminat yönünden hüküm süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava nişanın bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup temyiz isteminin manevi tazminata yönelik verilen hüküm olduğu gözetilerek yapılan incelemede,
Kişilik değerlerinde oluşan manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Objektif eksilmeden ise, sadece o kişi için değil; toplumdaki diğer bireylerin de aynı zarara(duruma) düşmeleri anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Yasanın 23. ve devamı maddelerinde kişilik haklarının korunmasına yönelik hükümler düzenlenmiş olup ilgili yasal hükümlerle manevi tazminat verilebilecek olgular sınırlandırmıştır.
4721 sayılı TMK. nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır.
Kişilik haklarının korunmasına ilişkin hükümlerin getiriliş amacı kişilik haklarına yönelik saldırıların bertaraf edilmesidir. Bu hali ile tek başına nişanın bozulması olgusu, manevi tazminata yol açan haksız fiilin eylemi kabul edilmeyecektir.
Ayrıca, nişanın bozulması ile oluşan doğal üzüntü ve menfaat ihlalinin tazminat bakımından yeterli görülmesi halinde tazminat yaptırımı tarafları evlenme akdi yapmaya yönelteceğinden, bu durum kişilerin evlenme sözleşmesine ilişkin irade serbestisini ortadan kaldırma sonucunu doğuracaktır. Bu bakımından manevi tamzinat giderimi yerine kişinin evlenme akdine yönelik irade özgürlüğüne değer atfetmek muhakkak ki daha doğru olacaktır.
Temyize konu uyuşmazlık konusunda; davacının davalıdan önce dört kez nişanlanıp ayrıldığına ilişkin iddiaların davalı tarafından yayıldığına dair dosyada delilin bulunmadığı, davalı tarafından değil davalının annesi tarafından davacı ve ailesi hakkında şikayette bulunulduğu ve davalının, davacının babasına hitaben noterden ihtarname keşide ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalının bizzat davacının kişilik hakkına saldırıda bulunup doğal üzüntüyü aşacak şekilde manevi zarara (objektif zarar) yol açtığından söz edilemez. Hal böyle olunca, manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği ispat edilemediğinden manevi tazminat yönünden davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.