3. Ceza Dairesi 2017/631 E. , 2017/2382 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçlarından sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-a-c ve 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddeleri gereğince 4 yıl hapis, 2 yıl hapis ve 900,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Gaziantep 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/11/2009 tarihli ve 2007/600 esas, 2009/1267 sayılı kararının Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 05/03/2014 tarihli ve 2013/21930 esas, 2014/8973 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 12/01/2016 tarihli ve 2007/600 esas, 2009/1267 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair Gaziantep 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/02/2016 tarihli ve 2016/231 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 08.11.2016 tarih ve 2016/6342 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 24.11.2016 tarih ve 2016/390105 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderildikten sonra görevsizlik kararı verilerek Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanık hakkındaki Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının 03/05/2007 tarihli ve 2005/29529 soruşturma sayılı iddianamesi ile, müşteki ... ile diğer sanık ...’m akraba oldukları ve aralarında alacak verecek meselesinden dolayı husumet bulunduğu, olay tarihi olan 30/12/2005 günü gece saat 23.30 sıralarında da yine bu husumet nedeniyle sanık ...’in yanına diğer sanık ... ve ...’ı da alarak müşteki...’ın evinin önünde ateş edilmesi olayı ile ilgili olarak sanıklar hakkında dava açıldığı, aşamalarda ... suçlamaları reddederek hiç bir şekilde olay yerinde bulunmadığını beyan ettiği, ancak savunmalarına itibar edilmeyerek mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmış ise de, sanığın savunmalarında olay saatinde akrabası olan ... isimli kişinin cenaze evinde bulunduğunu beyan etmesi ve müştekilerden ...’nın ifadelerinde olay tarihinde ...’ın araç ile geldiğini gördüğünde kendisinin de ...’in yanına geldiğini, ancak araç içerisinde başka kimse bulunmadığını beyan etmesi, ayrıca bizzat müşteki ... 30/12/2005 tarihli kolluk ifadesinde ...’ı elinde tabanca ile gördüğünü beyan etmesine rağmen 31/12/2005 tarihli Cumhuriyet savcılığı ifadesinde olay yerinde ...’ı görmediğini ancak sesini duyduğunu beyan etmesi, yine mahkeme ifadesinde de ...’ın ateş ettiğine dair bir beyanda bulunmaması karşısında, sanık müdafii tarafından ileri sürülen sanığın olay yerinde olmadığı, akrabasının cenaze evinde olduğuna dair sunulan yeni tanık beyanlarının mevcut deliller ile birlikte 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesi kapsamında değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkacak durumun sanık lehine kabule değer olabileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir.Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanık ... hakkında, mahkemece yargılama yapılarak deliller ve tanık beyanları usulünce değerlendirilerek silahla tehdit eyleminden TCK"nin 106/2-a-c, maddesi uyarınca 4 yıl hapis, 6136 sayılı Kanunun 13/1. uyarınca 2 yıl hapis ve 900 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 05.03.2014 gün ve 2013/21930 Esas, 2014/8973 sayılı kararıyla tehdit suçundan kurulan hükmün onanması, 6136 sayılı kanuna aykırılık suçundan kurulan hükmün düzeltilerek onanması suretiyle temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, ileri sürülen sebeplerin Yargıtay 3. Ceza Dairesinin incelemesi aşamasında değerlendirildiği anlaşılmakla, yargılamanın yenilenmesi talebinde ileri sürülen nedenlerin 5271 sayılı CMK"nin 311. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirinin kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu nedenlerle Gaziantep 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/02/2016 tarihli ve 2016/231 değişik iş kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 08.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.