10. Hukuk Dairesi 2016/6355 E. , 2019/9927 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalılardan ... (Jandarma Genel Komutanlığı) vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu davada; 03.06.2011 tarihinde ... İlçesi, ... Bölgesinde yapılan operasyon esnasında jandarma uzman çavuş ... kendi pusu mevzisini terk ederek diğer pusu mevzinin önünden geçerken vatani görevini yapmakta olan davalı jandarma komando er ... tarafından terörist zannedilerek vurulmuş ve vefat etmiştir.
Kurum tarafından Samet Karslı"ya yapılan tedavi giderlerinin tahsili için dava açılmış, dosyada alınan kusur raporunda davalı Jandarma Genel Komutanlığı %50, (bu kusurun %10"u ..."a ait), ... %50 oranında kusurlu bulunmuş, mahkemece kusur raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/17 Esas, 2012/44 Karar sayılı kararı ile ..."ın hapis cezasıyla cezalandırılmasana, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Dava, 4/1-c statüsünde bulunan Kurum sigortalısına yapılan tedavi giderlerinin 5510 sayılı Kanunun 76. madde kapsamında davalılardan tahsili istemidir.
1-Davalı ..., sigortalının işvereni olup, işverenin sorumluluğunu düzenleyen 76. maddenin 4. fıkrası; “İş kazası ile meslek hastalığı, işverenin kastı veya genel sağlık sigortalısının iş sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderleri işverene tazmin ettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.”
Maddeye göre işverenin sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle olayın, iş kazası veya meslek hastalığı olarak nitelenmesi gerekmektedir. Meydana gelen olay neticesinde vefat eden ... , Jandarma Uzman Çavuş olarak görev yapmakta olup 5510 sayılı Yasanın 4/1-c statüsüne tabi çalışandır. İş kazası halleri 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde düzenlenmiş olup, iş kazası ve meslek hastalığı, mevzuatımızda kısa vadeli sigorta kolları arasında sayılmıştır. 5510 sayılı yasa ile 4/a statüsünde hizmet akdi ile çalışanlar ve 4/b statüsünde kendi adına bağımsız çalışanlar iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamına alınmıştır. Anılan Kanunun 4. maddesinin sondan ikinci fıkrasında "Bu kanunun kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin hükümleri bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara bu kapsamda oldukları sürece uygulanmaz" denilmek suretiyle 4/c kapsamında çalışanlar kısa vadeli sigorta hükümlerinin uygulandığı iş kazası ve meslek hastalığı kapsamı dışında bırakılmıştır. Dolayısıyla 4/1-c statüsündeki sigortalının maruz kaldığı olay iş kazası olarak nitelendirilemez.
5510 sayılı Kanunun 76/4. maddesi, iş kazası veya meslek hastalığı halinde genel sağlık sigortalısının işvereninin sorumluluğunu düzenlediğinden iş kazası sayılmayan olay nedeniyle kusurlu bulunan davalı işverenin tedavi giderinden sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir.
2-5510 sayılı Kanunun 76/6. maddesi, genel sağlık sigortalısına Kurumca yapılan sağlık hizmetinden üçüncü kişilerin sorumluluğunu düzenlemiştir. 76. maddenin 6. fıkrası; “Genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılır bir hareketi veya ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması ya da ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişilere, Kurumun yaptığı sağlık hizmeti giderleri tazmin ettirilir.”
Madde kusur sorumluluğu esasına dayanmakta olup, ilgililerin kusur durumları belirlenirken kaçınılmazlığın da göz önünde bulundurulması ve belirlenen kaçınılmazlık payından sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Üçüncü kişilerin sorumlu tutulabilmesi için, maddede sayılan sorumluluk hallerinden herhangi birisinin mevcudiyeti yeterlidir. Üçüncü kişinin sorumluluğunu gerektiren fiilin tespitine ilişkin olarak açılan dava devam etmekte ise o davanın sonucunun beklenmesi, böyle bir dava mevcut değilse, diğer sorumluluk hallerine göre mahkemece karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda davalı ..., üçüncü kişi konumundadır ve 5510 sayılı Yasanın 76/6. maddesi gereğince sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak davalı ..., eylemi ceza mahkemesince sabit görülmüş ise de vatani görevini yapan asker olup kamu görevlisidir. T.C. Anayasasının 129/5. maddesi; “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.”
76/6. Maddede bulunan, “ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişilere, Kurumun yaptığı sağlık hizmeti giderleri tazmin ettirilir” ibaresinin Anayasanın 129/5. maddesi hükmü ile birlikte uygulanması gerekmektedir. Kamu görevlileri hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunsa bile Anayasa hükmünün üst norm olması gereği ancak yine idareleri aleyhine dava açılabilecek ve kamu görevlisine husumet yöneltilemeyecektir.
Diğer yandan davalı ... hakkında açılan ceza davasında hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmedilmiş ise de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, sonuç olarak mahkûmiyetine ilişkin bir kararın bulunmaması karşısında, 76/6. maddedeki "mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişi" kapsamında tedavi giderlerinden sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalılardan ... (Jandarma Genel Komutanlığı) vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 17/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi