Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/6288
Karar No: 2019/9943
Karar Tarihi: 17.12.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/6288 Esas 2019/9943 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/6288 E.  ,  2019/9943 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kurum sigortalısı ..."ın 06/09/2008 tarihinde iş kazası geçirdiğini, kurum müfettişi tarafında tutulan raporda; olayın iş kazası olduğu ve davalı işveren ... Yapı ile asıl işveren ... İnşaat’ın kusurlu olduğunun belirtildiğini, sigortalıya 101.334,36 TL peşin değerli gelir bağlandığını, 3.018,42 TL tedavi gideri ile 326,33 TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığını, Kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin temini için iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, uğranılan kurum zararının şimdilik 52.339,55 TL’nin (50.667,18 TL peşin değer bakımından tahsis onay tarihi olan 19/07/2016, geriye kalan 1.672,37 TL yönünden masraf, ödeme ve yardımlar bakımından ödeme tarihlerinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 20/03/2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; talebini 88.977,23 TL olarak ıslah etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazının bulunduğunu, ..."ın 06/09/2008 tarihinde işyerinde inşaat kalıbı sökerken dikkatsizliği sebebiyle gözüne çapak kaçmasından ibaret geçirmiş olduğu iş kazası sonucu ilgili işçinin Konya Numune Hastanesinde tedavisi yapılarak 18/09/2008 tarihinde iyileşmesi sebebiyle taburcu edildiğini ve hastaneden çıkış tarihinden sonra 10 gün istirahatli kaldıktan sonra rapor bitim tarihi olan 29/09/2008 tarihi itibariyle sağlığına kavuşmuş olması sebebiyle işbaşı raporuna istinaden işbaşı yaptığını, 13/12/2008 tarihine kadar aynı işyerinden çalışmasını sürdürdüğünü, herhangi bir maluliyeti tespit edilemeyen ilgili işçi hakkında sürekli iş göremezlik adı altında herhangi bir ödeme de yapılmadığını, aradan 8 yıldan fazla süre geçmiş olduğu halde davacı kurum tarafından "hangi kriterler baz alınarak bağlandığı dahi belli olmayan" bir şekilde kazazedenin maluliyet talebi doğrultusunda maluliyet maaşı bağlandığını ve bu ödenek ile tedavi giderleri sebebiyle müvekkil firmalara rücu davası açıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde de açıkça bu olayla ilgili herhangi bir soruşturma dosyasının bulunmadığının belirtildiğini, 8 sene evvel yaşanan ve sonrasında çalışabilir kaydı verilerek herhangi bir iş göremezliği de tespit edilemeyen işçinin sonradan ortaya koyduğu ve davacı kurumca hiçbir araştırmaya gidilmeksizin kabul edilen maluliyet iddiası ile 8 sene evvelki iş kazası arasında uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı dahi şüpheli olduğunu, belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesince; “davanın KABULÜ ile; peşin değerli gelir bakımından 86.134,20 ₺"nin tahsis onay tarihi olan 19/07/2016 tarihinden, masraf ve ödemeler bakımından 2,843,03 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ
    Davacı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle;
    1-Müfettiş raporunda işverenin % 100 kusurlu olduğunun belirtildiği,
    2-Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile kurum müfettişleri tarafından hazırlanan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği,
    Gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle istinaf incelemesi yapılarak kararın kaldırılmasına ve Kurum zararının tamamı yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;
    1-Davacı alacaklarının 5510 sayılı Kanunun 97. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığı,
    2-Hükme esas alınan kusur raporunun hatalı olduğu,
    3-Hastanenin yanlış teşhis ve tedavisine ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği,
    Gerekçeleriyle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 28.03.2019 günlü ilamı ile; Dava, iş kazası nedeniyle rücuan alacak istemine ilişkindir.
    Somut olayda; Tarasçı Göleti inşaatının yapımının ... İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti tarafından üstlenildiği, ... Yapı Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti tarafından inşaatın birtakım yapım işlerinin yapıldığı, 27/05/2008 – 13/12/2008 tarihleri arasında davalılardan ... İnş. Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin üst, davalı ... Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin alt işveren olduğu 1083016 sicil numaralı işyerinde inşaat işçisi olarak çalışan, 16/08/1980 doğumlu ...’ın, 06/09/2008 tarihinde, Tarasçı Göleti inşaatında, levyeye benzer sökü demiri ile demir sacdan yapılmış beton kalıplarını betondan ayırmaya çalıştığı esnada kalıptan kopan metal çapağın sağ gözüne isabet etmesi sonucu yaralandığı, Kurum müfettişi tarafından düzenlenen 07/09/2016 tarih 309387/03/İR/03 sayılı raporda; “kazanın 506 sayılı Kanunun 11. maddesi A fıkrası a ve b bentleri uyarınca bir iş kazası olduğu, işveren ... Yapı Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti ile asıl işveren ... İnş. Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kazanın meydana gelmesinde birlikte % 100 oranında kusurlu olduğunun” belirtildiği, Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 25/01/2016 tarih 000702 sayılı raporuna göre sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin % 37,2 olduğunun belirtildiği, Kurumca sigortalı ...’a 19/07/2016 onay tarihli, 101.334,36 TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığı ve 3.018,42 TL tedavi gideri ile 326,33 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği, 04/03/2018 tarihli iş güvenliği uzmanlarından oluşan Bilirkişi Heyeti Raporunda; “alt işveren ... Yapı Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin % 50, asıl işveren ... İnş. Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin % 35 ve kazazede ...’ın % 15 oranında kusurlu olduğunun” belirtildiği, belirten ve Mahkemece hükme esas alınan denetime elverişli bilirkişi raporunun olaya ve oluşa uygun olduğu, anlaşıldığından, hükme yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    V-TEMYİZ NEDENLERİ:
    Davacı kurum vekili; müfettiş raporunda işverenin % 100 kusurlu olduğunun belirtildiğini, kusur ve hesap bakımından yapılan irdelemenin yeterli olmadığını ve çelişkilerin giderilmesi gerektiğini belirterek ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalılar vekili ise; Kurum alacaklarının 5510 sayılı Kanunun 97. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, hükme esas alınan kusur raporunun hatalı olduğu, hastanenin yanlış teşhis ve tedavisine ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği,
    Gerekçeleriyle kararın bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
    Kazanın meydana geldiği tarih itibari ile yürürlükte bulunan 506 Sayılı Yasa kapsamında davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir.…İş kazası veya meslek hastalığı, 3. birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur.
    Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    Buna göre; işverenin ve üçüncü kişilerin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir.
    Bu kapsamda; 6331 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılan ancak zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77’nci maddesi uyarınca, işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluktan konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan sarfınazar etmesi kabul edilemez.
    Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü"nün (WHO) ortak Komisyonunda işçi sağlığının esasları: Bütün işkollarında işçinin fiziksel, ruhsal ve sosyo-ekonomik bakımdan sağlığını en üst düzeye çıkarmak ve bunun devamını sağlamak; çalışma şartları ve kullanılan zararlı maddeler nedeni ile işçi sağlığının bozulmasını engellemek; her işçiyi kendi fiziksel ve ruhsal yapısına uygun işte çalıştırmak; özet olarak işin işçiye ve işçinin işe uyumunu sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Belirlenen amaçlara ulaşmak, dolayısıyla iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek temel sorumluluktur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2006 gün ve E: 2006/10-696, K: 2006/704 sayılı kararı).
    Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
    Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    Eldeki davada ise, kazanın meydana geldiği sulama göleti inşaatında, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin kabulüne yönelik irdeleme ve kabul yerinde ise de, bu inşaatının yapımı konusundaki işin kimden alındığı ve alınma usulü (ihale sonucu bir kamu kurumundan veya özel başka bir şirketten alınıp alınmadığı) hususunda yeterli araştırma yapıldığından bahsedilmesi olanaksız olup, davalıların sulama göleti inşaatı işini kimden aldığı ile, taraflar arasındaki varsa sözleşme veya şartnamelerin getirtilmesi ile aradaki ilişkinin hukuki niteliği üzerinde durulması, şartlarının varlığı halinde bu kişinin de 506/87. maddesi hükümleri kapsamında sorumluluğunun irdelenmesi ve asıl işveren veya taşeron olarak tüm tarafların kusurlarının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 17.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi