Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16873
Karar No: 2017/4763
Karar Tarihi: 30.05.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/16873 Esas 2017/4763 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/16873 E.  ,  2017/4763 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar Ali ve ..., 24.04.2006 tarihli dilekçeleriyle, ... köyünde bulunan hudutlarını bildirdiği taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, genel kadastroda tapulama dışı bırakılan yerlerden olduğunu, daha önce babaları Reşit Ocak’ın kullandığını, daha sonra da kendilerine bıraktığını, halen içinde ...’ın evinin bulunduğunu iddia ederek adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişi Kadir Aypar tarafından düzenlenen 09.12.2007 tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 3132 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacılar adına 1/2"şer pay ile tesciline karar verilmiş; davalı ... Belediyesi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle, hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.03.2009 gün ve 2009/2260 E. - 5129 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar, ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin; orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Kanunun 16. md. (A), (B), (C), (D) bentleri kapsamında kalan yerler), kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar,


    ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz. H.G.K. 03.06.1998 gün 1998/8 - 347 - 394 ve 12.12.2001 gün 2001/20 - 118 - 1156 S.K.), il, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Kanunun 17/2. md. H.G.K. 25.04.2001 gün 2001/20 - 390 - 396 S.K.), tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması, kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (HGK’nın 22/03/1995 gün 1994/8 - 873 - 216 ve 19/02/1997 gün 1996/8 - 768 - 100 ve 24/09/1997 gün 1997/20 - 372 - 718 ve 18/02/1998 gün 1998/8 - 15 - 129 sayılı kararları), O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20 - 830 - 1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20 - 808 - 1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20 - 665 - 614 ve 11.10.2004 gün 2004/7 - 531 - 582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.), dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün 2004/8 - 15 - 7 ve 12.05.2004 gün 2004/8 - 242 - 292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20 - 214 - 241 sayılı kararları), Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun, 24.10.2001 gün 2001/8 - 964 - 751 ve 13.02.2002 gün 2002/8 - 183, 187 sayılı kararları), 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fırkasında yazılı, 4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş orman, 3116 sayılı Kanunun geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman, 6831 sayılı Kanunun 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer, Aynı Kanunun 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer, Aynı Kanunun 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer, Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer, Herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalmış orman, Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazine davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi (HGK’nın 15/03/2006 gün 2006/8 - 106 - 68 sayılı kararı). yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulması, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi, somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca; taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınması, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hâli hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulması, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idarî tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmesi, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması” gereğine değinilerek bozulmuştur.
    Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan inceleme sonunda bu kez yine, davanın kabulüne, fen bilirkişi Kadir Aypar tarafından düzenlenen 24.06.2010 tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 3132 m² yüzölçümündeki taşınmazın 1/2"şer pay ile davacılar ..., ... adlarına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Belediyesi ve Hazine tarafından temyiz edilmiş ve Dairenin 22.01.2013 tarİh ve 2012/14045 – 2013/120 sayılı karraı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.


    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan araştırma ve inceleme sonunda, çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu, davacılar tarafından imar ihya edilerek 20 yıldan fazla süreyle malik sıfatıyla zilyet edildiğinin belirlendiği gerekçesiyle krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3.132,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmişse de, ... Bölge Müdürlüğünün 31.12.2012 günlü ve 3209 sayılı yazısı ile çekişmeli taşınmazın, .... ve .... Dereleri Taşkın ve Islah Projesi kesiti dışında kaldığı, idareleri tarafından geçici çözüm olarak, projesiz olarak acil tedbir seddelerinin yapıldığı, çekişmeli taşınmazın .... Çayının taşkın tehditi altındaki .... Çayı Havzasında yer aldığı, Antalya Boğaçayı - Çandır ve .... Dereleri Islah Projesi ve Kamulaştırma Planının idareleri tarafından yaptırıldığı, proje kapsamında 2. kısım ihalelerinin yapılacağı, dava konusu taşınmazla ilgili olarak Taşkın ve Islah Projesi tamamlanıncaya kadar can ve mal güvenliği olmadığını bildirmiş, jeolog bilirkişi .... tarafından düzenlenen 08.11.2012 günlü ek raporda ise, çekişmeli yerin .... Çayının 350 - 400 metre kuzeydoğusunda bulunduğu, .... Çayı ile arada yol ve yol ile arada 5 metre kot farkı bulunduğu, çayın da yoldan düşük kotta olduğu, kenarına ... tarafından seddeler yapıldığı, çayın dere yatağındaki malzemeler yoluyla ıslah edildiği, bakım ve onarımı devam ettiği, .... Çayının genişliğinin yaklaşık 160 - 170 metre olduğu, taşkın etütlerine 1955 yıllarında başlandığı, çay kenarına yapılan seddelerin geçici çözüm olarak yapıldığı, bu seddeler yapılmadan önce taşınmaz .... Çayı etkisi altındaki yerlerden iken, seddeler yapıldıktan sonra taşkın tehdidinden tamamen kurtulduğu bildirilmiştir.
    Çekişmeli taşınmazın 1955 tapulaması ve 1991 ek kadastrosunda niçin tapulama/kadastro dışı bırakıldığı bildirilmemekle birlikte, .... Çayına göre konumu düşünüldüğünde, .... Çayı taşkın sahası olduğu için tapulama dışı bırakıldığı, çay yatağından alınan malzemeler çay kenarına yığılmak suretiyle geçici tarzda oluşturulan seddelerin, taşkın sahasındaki yerler için can ve mal güvenliğini temin etmeyeceği bildirildiğine göre, bu şekilde imar ve ihyasının tamamlanmış sayılıp sayılmadığı, özel mülkiyete konu teşkil edip etmeyeceği, imar ve ihyadan sonra ne şekilde ve ne kadar süreyle zilyet edildiği hususlarında oluşan tereddütler giderilmeden davanın kabulüne karar verilemez.
    O halde, mahkemece öncelikle; Antalya Boğaçayı - Çandır ve .... Dereleri Islah Projesi ve Kamulaştırma Planının çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olan bölümüne ilişkin haritalar getirtilmeli, çekişmeli parselin bulunduğu yerde 1955 ve 1991 yıllarında yapılan tapulamada/kadastroda çekişmeli parselin ne gibi işlem gördüğü, tapulama/kadastro dışı bırakılmışsa, niçin tapulama/kadastro dışı bırakıldığı sorularak, 1955 ve 1991 yıllarında çekişmeli taşınmazın yerini gösteren 1/5000 ölçekli krokisi getirtilerek dosyasına eklenmeli, üç ziraat uzmanı, ve üç jeolog bilirkişi vasıtasıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmazın niçin tapulama dışı bırakıldığı da irdelenerek, özelikle ... Bölge Müdürlüğü tarafından taşkın sahasında kaldığı, geçici tarzda yapıldığı, can ve mal güvenliğini sağlamayacağı söylenen seddelerin yapılmasıyla çekişmeli taşınmazın dere yatağı ya da taşkın sahası olup olmadığı, seddelerin taşınmazın imar ve ihyasına olanak verip vermeyeceği, şayet verdiği düşünülüyor ise, imar ve ihyanın ne şekilde ne zaman tamamlandığı, hangi tarihten beri ne şekilde zilyet edildiği, bu zilyetliğin taşınmazın ekonomik amacına uygun olup olmadığı hususlarında bilimsel verileri içeren müşterek imzalı rapor ile çekişmeli taşınmazın Antalya Boğaçayı - Çandır ve .... Dereleri Islah Projesi ve Kamulaştırma Planındaki yerine gösteren harita düzenlettirilmeli, çekişmeli taşınmazın tapulama/kadastro dışı bırakılma nedeni ve tarihi de irdelenerek, dava tarihine kadar imar ve ihya ile zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığı da irdelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda tapulama dışı bırakılan tapuda kaydı bulunmayan taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapuya tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra ilk tahditin aplikasyonu ve sınırlandırması Yargıtay 2.



    Hukuk Dairesi Başkanın hâkem sıfatıyla verdiği karar ile iptal edilen ormanların kadastrosu 1976 yılında yapılıp ekip çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, itirazları inceleyen 7 numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri ise 09.12.1976 tarihinde ilân edilmiştir. 36 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca 1988 yılında aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması yapılıp 15.06.1989 tarihinde ilân edilmiştir.
    Duraliler Köyünde ilk genel kadastro 1955 yılında, kadastrosu yapılmamış yerlerin ek kadastrosu ise 1989 yılında yapılmış, en son arazi kadastro işlemi 22.05.1991 ilâ 21.06.1991 tarihleri arasında ilân edilmiş, taşınmaz bu çalışmalarda tapulama/kadastro dışı bırakılmıştır.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 30/05/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi