3. Hukuk Dairesi 2018/1544 E. , 2018/6693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 17.04.2018 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekilleri Av. ... ve Av... geldi. Karşı taraf davalı vekili ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin başka bir güne bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin Rusya Federasyonunda kurulu olup Türkiye’de şubesi olduğunu, davalı şirket ile akdedilen 15.11.2013 keşide, 01.05.2014 başlangıç tarihli ve 9 yıl süreli kira sözleşmesi ile 3 blok ve sosyal alanlardan oluşacak otel konseptinin davacı tarafından yapılması ve davalıya kiraya verilmesinin kararlaştırıldığını, otelin yapımı için yüklü miktarda banka kredisi kullanılmasına ve otelin bitirilmesine ve davalıya yapılan ihtara rağmen davalı tarafından kira bedellerinin ödenmediğini bunun üzerine sözleşmenin feshedildiğini belirterek, sözleşmenin haklı nedenle feshediğinin tespiti ile sözleşmenin 10/b-c maddeleri gereği kararlaştırılan cezai şart nedeniyle fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000.000 TL cezai şartın tahsilini istemiştir.
Davalı; davaya konu kira sözleşmesinin yetkisiz temsilci tarafından imzalandığından geçersiz olduğunu, davacının kiralanan oteli halen teslim etmediğini, kullanılmayan alanlar için kira bedeli talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece kiracının ... A.Ş. Türkiye Cumhuriyeti Şubesi olduğu dava dilekçesinde ise davalı olarak ... A.Ş. "nin davalı olarak gösterildiği ve duruşmadaki beyanında da Rusya merkezli sözkonusu şirket aleyhine davayı açtıklarını bildirdiği, ... A.Ş."nin kira sözleşmesinin tarafı olmayıp, ... A.Ş. Türkiye Cumhuriyeti Şubesi"nin kira sözleşmesinin tarafı olduğu ve husumetin bu şirkete yöneltilmesi gerektiği belirtilerek davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine kararın onanmasına karar verilmesi sonrasında davacı tarafından kararın düzeltilmesi talebi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 14.12.2016 tarih, 2016/7517 esas 2016/7471 karar sayılı ilamıyla, “...Davada dayanılan 01.05.2014 tarihli ve 9 yıl süreli kira sözleşmesi kiracı olarak ... A.Ş. Türkiye Cumhuriyeti Şubesi yetkilisi imzalamıştır. Anonim şirketler tüzel kişiliğe sahip sermaye şirketlerindendir. Yürütülen ticari faaliyetlerin yaygınlaşması nedeniyle işlerin tek bir merkezden yönetiminin zorlaşması halinde kurulan ve şirketi temsil eden şubelerin ise ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Zira şubeler ticari işletmenin bir parçası olarak merkeze bağlıdır, şubenin kar ve zararı merkeze aittir; şube aracılığıyla elde edilen hakların, üstlenilen borçların sahibi de, şube değil işletmenin kendisidir. O halde, taraf ve dava ehliyeti şubenin bağlı bulunduğu gerçek veya tüzel kişiye aittir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davalı ...Ş. Türkiye Cumhuriyeti Şubesi’nin TTK.nun md.40 f.4 hükmü uyarınca 04.10.2011 tarihinde şube olarak ticaret siciline tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda ... Türkiye Cumhuriyeti Şubesi’nin ... A.Ş.den ayrı ve bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip olmadığı; aksine dava konusu kira sözleşmesinin ... A.Ş. Türkiye Cumhuriyeti Şubesi tarafından, bağlı bulunduğu ... A.Ş. adına ve hesabına imzalandığı; bu nedenle söz konusu davanın ... A.Ş.ye yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı...” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespitine, alacak talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Davalının sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TBK 117. maddesinde "Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır." hükmü düzenlenmiştir.
Tam iki yanlı (karşılıklı) sözleşmelerde, yanlardan her biri hem alacaklı ve hem de borçlu durumundadır. Bu nitelikteki bir sözleşmede, borçlunun temerrüdünden söz edebilmek için, BK. md. 81"e göre, bir yanın kendisine düşen borcu yerine getirmiş olması ya da yerine getirmeye hazır olduğunu öteki yana bildirmiş bulunması gerekir. Böyle bir durumda, edimini yerine getirmiş olan ya da getirmeye hazır olduğunu öteki yana bildiren yana, alacaklı ve henüz edimini yerine getirmeyen yana da borçlu denir. İşte, tam iki taraflı (karşılıklı) sözleşmelerde borçlunun temerrüdü durumunda, alacaklıya BK.nun 106.maddesi (TBK. 125. md)ile aşağıda yazılı olanaklardan birini seçmek yetkisi tanınmıştır:
a) Edimin (borcun) aynen yerine getirilmesi ve gecikmeden dolayı uğradığı zararın tazminini istemek,
b) Edimin aynen yerine getirilmesini reddederek, uğradığı olumlu (müsbet) zararın tazminini istemek, ya da
c) Edimin aynen yerine getirilmesini reddederek sözleşmeden dönerek (akdi fesh etmek) ve olumsuz (menfi) zarar için tazminat istemek,
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin, tam iki yanlı bir sözleşme olduğunda duraksama söz konusu değildir. Önemle vurgulayalım ki, kiraya veren teslime iliskin borç yükümünü zamanında yerine getirmez ise, burada, BK. md. (TBK. 125. md) vd. uygulama alanı bulur. (Bkz. Prof. Dr. Haluk TANDOĞAN, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. I, Yıl: 1974, sh. 354)
Türk Borçlar Kanununun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür.
Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.05.2014 başlangıç tarihli ve 9 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafından, ... 14. Noterliğinin 30.09.2014 tarihli ve 22263 yevmiye nolu ihtarı ile ilk yıl kira bedeli 2.211.202,80 Usd ve 2. Yıl kira bedeli 3.235.179,84 Usd"nin 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği görülmektedir. Çatılı işyeri niteliğindeki kiralananın kira alacağının tahsili için gönderilen davaya dayanak ihtarnamede 30 günlük ödeme süresi verilmediği tespit edilmiş olup bu haliyle davaya dayanak ihtarname tahliyeye yönelik hukuki sonuç doğurmayacağından, kira bedellerinin ödenmemesi bu haliyle haklı fesih olarak kabul edilmeyerek isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Kaldı ki; Kural olarak kiralananın kira sözleşmesinin imzalanması ile kiracıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Ancak, taraflar arsındaki kira sözleşmesinde kiralananın teslimi için bir süre öngörülmüşse kiralananın kiracıya teslim edildiğinin ispat edilmesi ve kiralananın kiracı tarafından teslim alınmaması durumunda da kiracının temerrüte ihtar ile temerrüte düşürülmesi gerekir. Bu nedenle, davacı tarafından, davalı kiracının kiralanan taşınmazları teslim alması için bir ihtar tebliğ edilerek, kiracı temerrüte düşürülmediğinden davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru değildir.
3- Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesi gereğince konusu para veya para ile değerlendirilebilen davalarda vekalet ücretine nispi olarak hükmolunur ve bu şekilde hükmolunan vekalet ücreti anılan tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirtilen maktu vekalet ücretinden az olamaz. Mahkemece, 1.000.000 TL üzerinden talep edilen alacak isteminin reddine karar verildiğine göre, bu miktar üzerinden kendisini davada vekille temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi doğrultusunda nisbi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken bu hususta hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı taraf yararına BOZULMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.