Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5116
Karar No: 2021/2643
Karar Tarihi: 15.03.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/5116 Esas 2021/2643 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalılar, bir doğumda ortaya çıkan bir tıbbi hatanın sonucunda meydana gelen bebek ölümünün sorumluluğunu kabul etmeyerek davanın reddini istemişlerdir. Mahkeme, davacıların tazminat taleplerinin bir kısmını kabul etmiş, ancak diğer taleplerini reddetmiştir. Davacılar, daha fazla maddi tazminat haklarının olduğunu belirterek, davayı temyiz etmiştir. Yargıtay, mahkemenin birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm vermemesini eleştirmiş ve hükmü bozmuştur.
Kararda geçen Kanun Maddeleri:
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 166
- HMK madde 297
- HMK madde 6100 (Geçici madde 3)
- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) madde 440 (1086 sayılı)
3. Hukuk Dairesi         2020/5116 E.  ,  2021/2643 K.

    "İçtihat Metni"



    İNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar; davacı Hediye"nin 03/12/2008 tarihinde davalı hastanede sezeryan ile doğum yaptığını ve bir kız bebek dünyaya getirdiğini, bebeğin doğduğu andan itibaren sürekli ağladığını, vücudunda morarmalar olduğunu ve emme zorluğu yaşadığını, bebeğin durumunu davalı doktora ve hastane çalışanlarına bildirdiklerinde endişelenecek bir şey olmadığının söylendiğini, ertesi gün taburcu edildiklerini, ancak evde şikayetleri devam eden bebeğin baygınlık geçirdiğini, götürülen özel bir muayenehanede yapılan ilk yardım ile hayata döndürülen bebeğin ambulans ile hastaneye yetiştirilmeye çalışılırken vefat ettiğini ileri sürerek; bebeğin ölümünden kusurları ve ihmalleri ile sorumlu olan davalılardan 30.000 TL maddi, 400.000 TL manevi tazminat ile 5.000 TL cenaze, 219 TL tedavi ve 1.200 TL özel ambulans giderlerinin davalılardan faizi ile birlikte tahsilini talep etmişler; 23/10/2013 tarihli ıslah dilekçeleri ile maddi tazminat taleplerini davacı Hediye için 25.197,89 TL"ye, davacı Orhan için 22.357,49 TL’ ye yükseltmişlerdir.
    Davalılar; olayda her hangi bir kusur ve ihmalleri bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece; davanın reddine yönelik olarak verilen karar, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesince verilen 23/11/2016 tarihli ve 2015/29698 E. 2016/21777 K. sayılı ilamla; davalı çocuk doktoru tarafından bebeğin fiziki muayene bulguları ve Apgar skorunun yapılan testler ile belirlenip kayıt edilmediği, hastalığın belirtilerini gösteren bebeğin durumu zamanında değerlendirilerek teşhis konulup tedaviye başlanılmadığından davalı doktorun kusurlu olduğu, davacının tazminat talepleri değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ölüm ile kusurlu eylem arasında illiyet bağı olmadığı şeklindeki yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.

    Bozma sonrası açılan ve birleştirilen davada davacılar; asıl davada sundukları ıslah dilekçesi sonrasında alınan bilirkişi raporu ile hak ettikleri maddi tazminat miktarının daha fazla olduğunun belirlendiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davacı Hediye için 29.851 TL, davacı Orhan için 26.920,18 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.
    Mahkemece; davacı Hediye için 56.010,85 TL maddi ve 75.000 TL manevi, davacı Orhan için 41.582,77 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminat ile 500 TL cenaze ve 1.200 TL ambulans giderinin 05/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Asıl ve birleşen dava, davacıların bebeğinin ölümü nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
    HMK"nın 166. maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür.
    Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalardır. Bu nedenle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin de ayrı ayrı tayin edilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda ise; asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamış, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri de ayrı ayrı tayin edilmemiştir(HMK. md 297).
    Hal böyle olunca mahkemece; birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, bu ilke gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    3- Bozma nedenine göre; davacıların tüm, davalıların ise diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm, davalıların ise diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi