21. Hukuk Dairesi 2016/7669 E. , 2017/10811 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan ... Elektrik Dağıtım Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davacının ve davalı ...’ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, sigortalının 29/12/2004 tarihinde maruz kaldığı iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle eşinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir
Mahkemece, maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı eş yararına 1.718,26 TL maddi, takdiren 25.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/12/2004 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılar ..., ... ve ... (...) ‘dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, maddi zararın belirlenmesi sırasında, Kurumca bağlanan gelirlerin tüm peşin değerinin rücuya tabi kısmının düşülerek sonuca gidildiği görülmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararların ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmının hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekir.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununu oluşturmaktadır.Kanunun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.”hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme(indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği; rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri, teknik arıza ve tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna(müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”.Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir.Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Somut olayda, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerekirken, göz ardı edilerek yazılı şekilde tüm peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmının indirilmesi suretiyle, diğer bir deyişle fazla indirim yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Öte yandan yargılama sırasında davalı ...’ın vefat ettiği anlaşılmıştır.
Dava devam ederken taraflardan birisinin ölmesi durumunda, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur (TMK m. 28/1). İşin doğası gereği, davaya ölen kişi tarafından devam edilmesi mümkün olmadığından, yalnız öleni ilgilendirmeyip, onun mirasçılarını da ilgilendiren, onların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları da bu tür davalardandır. Bu davalara, tüm mirasçılar tarafından mecburi dava arkadaşı olarak devam edilir.
Ancak; davacı vekili 15/12/2015 tarihli duruşmada davalı ... mirasçıları hakkındaki davasını atiye bıraktığını beyan etmiş ise de mahkemece hakkında dava takip edilmeyen ... mirasçıları yönünden bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı tarafın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı ve davalılardan ... Elektrik Dağıtım Genel Müdürlüğü"ne iadesine,
19/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.