3. Hukuk Dairesi 2016/18954 E. , 2018/6739 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, aralarında düzenledikleri harici satış sözleşmesi ile 10.000,00 TL ödeyerek davalıdan satın aldığı 437 m2"lik taşınmazın tapu devrininin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödemiş olduğu satış bedeli karşılığı taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 15.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermeyerek ve duruşmalara da iştirak etmeyerek dava konusu vakıaları inkar durumunda kalmıştır.
Mahkemece, sözleşmede tarih olmadığı, semenin olmadığı, taşınmazı satan ..."ın imzası mı yoksa mührü mü olup olmadığının anlaşılamadığı, verilen kesin süre içerisinde dava dilekçesine ek olarak sunulan satış sözleşmesinin aslı ve krokisinin sunulmadığı ve bu sebeple hükme esas alınmayan deliller neticesinde açılan davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, harici satım sözleşmesine dayalı alacağın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili talebine ilişkindir.
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK"nun 706, TBK"nun 237. (BK."nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
Somut olayda davacının dayandığı harici satım sözleşmesinde sözleşmenin düzenlenme tarihi bulunmadığı gibi satış bedelinin tamamının nakden ve peşin olarak alındığı belirtildiği halde satış bedeli miktarının da sözleşmede yer almadığı görülmektedir. Mahkemece davacı tanıkları dinlenmiş ve tanık beyanlarında satış bedeli olarak 1992 yılında ödendiği belirtilen 10.000,00 TL"nin imar uygulaması nedeniyle taşınmazın tapu kaydının kapatıldığı ve dolayısıyla ifanın imkansız hale geldiği 23.10.2008 tarihi itibariyle ulaşacağı değerin bilirkişi marifetiyle denkleştirici adalet ilkesi gereğince çeşitli ekonomik etkenlerin ortalaması alınmak suretiyle tespiti yapıldıktan sonra, sözleşme aslı dosyada olduğu halde sözleşme aslının dosyaya sunulması için davacı tarafa kesin süre verilmiş, kesin süreye riayet edilmemesi nedeniyle hükme esas alınmayan deliller neticesinde sübut bulmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakimin uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Yine anılan Kanunun 169 ve devamı maddelerinde isticvap müessesesi düzenlenmiş olup isticvap; bir tarafın kendi aleyhine olan vakıalar hakkında mahkeme tarafından sorguya çekilmesidir. Bir taraf, ancak kendi aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap edilebilir. İsticvap davetiyesi ile, isticvabına karar verilen tarafın, hangi vakıalar hakkında isticvap olunacağı, geçerli özrü olmaksızın gelmediği ya da gelip de sorulan sorulara cevap vermediği takdirde, sorulan soruları ikrar etmiş sayılacağı kendisine bildirilir. Bu davetiyenin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesine rağmen, taraf oturuma gelmez ise, isticvap konusu vakıaları kabul etmiş sayılır.
Somut olayda; harici satım sözleşmesinin aslı dosyada mevcut olduğu halde mahkemece ara karar ile sözleşme aslının dosyaya sunulması hususunda kesin süre verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş; duruşmalara gelmeyen ve davaya cevap vermeyerek davayı tümüyle inkar etmiş sayılan davalıya yukarıda belirtilen esaslar dairesinde harici satım sözleşme sureti ekli, meşruhatlı isticvap davetiyesi çıkarılarak, davacının dayandığı ve aslı da dosyada bulunan sözleşme ile ilgili beyanı alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma neticesinde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.