3. Hukuk Dairesi 2016/15422 E. , 2018/6740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan ... ile arasındaki geçimsizlik nedeniyle müşterek haneden kovulduğunu, nişan ve düğün merasimlerinde 13 adet bilezik takıldığını, bileziklerin hırsızlık riski nedeniyle bozdurularak ortak hesaba yatırıldığını, daha sonra ortak hesaptaki paranın 10.000,00 TL"sinin havale yoluyla davalı ..."ın ablası diğer davalı ..."e gönderildiğini, 1.750,00 TL"sinin ise davalı ... tarafından bankadan çekilerek kendi ihtiyaçları için harcadığını, banka hesabının Nisan 2013 tarihinde davalı ... tarafından kapatıldığını, düğünde bilezikler dışında 65 adet de çeyrek takıldığını, bunların 15 adedini davalı ..."ın annesinden daha evvel aldığı borcuna karşılık olarak diğer davalı olan annesi Bağdat"a verdiğini, geriye kalanları ise zaman içerisinde bozdurarak kişisel borçları için harcadığını ileri sürerek, ziynet eşyalarının aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde ise yasal faizi ile birlikte şimdilik 1.000,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 17/07/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 21.630,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... ve ... davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini istemiş, davalı ... ise; düğünde toplam 73 adet çeyrek altın takıldığını, bunların 3 adedinin davacıya, 15 adedinin kendisine takıldığını, geriye kalan 55 adedinin ise her iki eş adına ortak bir çantaya bırakıldığını, bu nedenle davacının ancak 30,5 adet çeyrek altın talep edebileceğini, annesine 15 adet çeyrek altın vermesinin söz konusu olmadığını, takıların bozdurularak bir kısım masraflar için kullanılmasına davacının açık muvafakatının olduğunu, davacıya ait bileziklerin bir kısmının hırsızlık ihtimaline karşın davacının annesine bırakıldığını, bir kısmının ise bozdurularak ortak banka hesabına yatırıldığını, ortak hesaptaki paranın davacının açık rızası ile çekilerek, tatil ve kişisel harcamalarda kullanıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalılar ... ve ... hakkındaki davanın usulden reddine, davalı ... yönünden ise davanın kısmen kabulü ile 12 adet bilezik her biri 12 gram ve gram değeri 81,40 TL=11.721,60 TL, 1 adet bilezik 10 gram ve gram değeri 81,40 TL= 814,00 TL, 30,5 çeyrek altın, tanesi 143,45 TL = 4.375,23 TL olmak üzere toplam 16.910,83 TL değerindeki altınların aynen, olmadığı takdirde yazılı bedellerinin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; ziynet eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Öte yandan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
Somut olayda; davalı ... düğünde takılan ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kendisine verildiğini ispatlayamamış olduğundan ziynet eşyalarının davacıya iadesi gerekmektedir. Taraflar arasında düğünde takılan bileziklerin sayısı konusunda bir ihtilaf olmamakla birlikte çeyrek altın sayısı konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Davacı tarafça dava dilekçesi ile 65 adet çeyrek altın talep edildiği, bilirkişi raporuna göre CD üzerinde yapılan incelemede düğün sırasında 3 adet çeyrek altının davacıya, 15 adet çeyrek altının davalıya takıldığının ayrıca 53 adet çeyrek altının da çanta içerisine bırakıldığının tespit edildiği, davacının çantaya bırakılan çeyrek altınlar yönünden bilirkişi raporunda bunların kime ait olduğunun belirtilmediği, ayrıca düğünde CD görüntülerine yansımayan elden verilen 19 adet çeyrek altın daha olduğu, bu sebeple dosyaya sunulan listenin incelenerek ek bilirkişi raporu düzenlenmesi yönündeki talebi üzerine bilirkişi tarafından düzenlenen ek bilirkişi raporunda 29 adet çeyreğin davacı yakınları tarafından, 33 adet çeyreğin ise davalı yakınları tarafından takıldığının tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Davacı düğünde CD görüntülerine yansımayan 19 adet çeyrek altın daha takıldığı yönündeki iddiasını dinlenen davacı tanığı ..."un "düğün sırasında ve sonrasında elden verilen 19 adet çeyrek altın ile birlikte toplam 65-70 adet çeyrek takıldı" şeklindeki ifadesi ile ispatlamıştır.
Bu durumda mahkemece; davacı tarafça düğün esnasında elden verildiği ispatlanmış olan 19 adet çeyrek altın yönünden de talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre de; Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece;aynen iadesine karar verilen bileziklerin ayarları belirtilmemiştir. Karar bu hali ile açık ve infaza elverişli değildir.
O halde, mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının gram, ayar ve niteliklerinin tespiti için deliller değerlendirilip, ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilerek ve davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK"nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık davacı yönünden kapalı olmak üzere, 19.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.