3. Hukuk Dairesi 2016/19183 E. , 2018/6741 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ..."i temsilen açtığı davada vasisi olan babası; doğuştan akıl zayıflığı nedeniyle %70 oranında özürlü olup temyiz kudretine sahip olmayan oğlu ile davalı arasında akdedilen iki ayrı cep telefonu ve hattının satımına ilişkin sözleşmeye istinaden davalı tarafından oğlu aleyhine iki ayrı icra takibi başlatılmış ise de; kısıtlı olan oğlunun sözleşme yapma ehliyetine sahip olmaması nedeniyle borçtan sorumlu olmadığını ileri sürerek, söz konusu sözleşmelerin geçersiz olduğunun ve icra takibine konu borçlardan sorumlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 31/12/2014 ve 29/12/2014 tarihli telefon hattı abonelik sözleşmeleri ile bu sözleşmelere istinaden yapılan cep telefonu satışına ilişkin sözleşmelerin geçersiz olduğuna ve davacının bu sözleşmeler nedeniyle başlatılan takibe konu borçlardan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, verilen bu karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava; menfi tespit davası istemine ilişkindir.
Vesayet altındaki davacıyı temsilen vasisi tarafından açılan davada, 09/11/2015 havale tarihli dava dilekçesi ekinde ..."e vasi tayinine ilişkin mahkeme ilamı ibraz edilmiş ise de, dava tarihinde yürürlükte bulunan 4721 sayılı TMK"nun 462. maddesi uyarınca, vesayet makamından izin alındığına dair bir ilam dosyaya sunulmamıştır.
Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil eder. ( TMK 448. md.)
743 sayılı TMK 405/8 maddesi, sulh hukuk mahkemesinin iznine tabi tutulan işler arasında (derhal alınması gereken geçici tedbirler müstesna olmak üzere) husumeti de saymış; böylece gerek vesayet altındaki kişi adına vasi tarafından dava açılabilmesini
gerekse de vesayet altındaki aleyhine açılmış bir davada kısıtlının vasi tarafından temsil edilebilmesini vasinin sulh mahkemesinden izin alması koşuluna bağlamıştır. 4721 sayılı TMK"nun 462/8. maddesi de, vasinin vesayeti altındaki kişi adına dava açabilmesini vesayet makamının iznine tabi kılmış olup; 743 sayılı TMK"dan farklı olarak, vesayet altındakine karşı açılmış olan davalar yönünden bu izin koşulunu kaldırmıştır.
Anılan her iki kanuna göre de, konusu ve türü ne olursa olsun vasinin,vesayeti altındaki kişi adına herhangi bir davayı açabilmesi, her halükarda bu konuda vesayet makamından izin almış olması koşuluna bağlıdır. Bu koşul vesayet altındakinin çıkarlarını korumak amacına yönelik olup, o konudaki hukuksal düzenlemeler çerçevesinde kazanılma şansı bulunmayan bir davanın açılmasını ve böylece vesayet altındaki kişinin böylesi bir dava nedeniyle zarara uğramasını engellemek için öngörülmüştür.
Dolayısıyla bu konu kamu düzenine ilişkindir ve bu nedenle de, herhangi bir dava da vasinin bu yönde izin almış olup olmadığı hususu, mahkemece ve Yargıtay"ca resen gözetilmelidir.
Vasinin izin almaksızın dava açması durumunda, mahkemece, vasiye bu yönde ilam alıp sunmak üzere uygun bir süre verilmesi gerekir, bu husus yerine getirilmeden yargılama yapılarak davanın sonuçlandırılması kanuna aykırıdır.(HGK 2005/21-195 E. 2005/209 K. 30.03.2005 gün)
Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş; vasiye bu davayı açıp takip etmesi konusunda vesayet makamından izin alması ve buna ilişkin ilamı dosyaya sunması için uygun bir süre verilerek iznin alındığına dair ilam sunulduğu takdirde davaya devamla esas hakkında hüküm kurulması, aksi takdirde davanın bu nedenle reddine karar verilmesidir.
Mahkemece, kamu düzenine ilişkin bu husus gözardı edilerek, yazılı şekilde esas hakkında karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.