21. Hukuk Dairesi 2016/6855 E. , 2017/10852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigortalı bulunduğu sürelerin 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılması ve yaşlılık aylığının 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2) Dava, davacının sigortalı bulunduğu sürelerin 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılması ve yaşlılık aylığının 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında bağlanmasının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulune karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 2006 tarihinde Kurum"a başvurarak Almanya"daki 03.12.1988-03.04.2006 tarihleri arasındaki ev kadınlığı sürelerini borçlanma talebinde bulunduğu, 16.10.2006 tarihinde 6240 gün borçlanma bedelini ödediği, Kurum"un 16.10.2006 tarihinde davacının Bağ-Kur tescilini yaptığı, davacının 15.09.2009 tarihinde 2006-2009 tarihleri arasında yurtdışında çalıştığı ve boşta geçen süreleri borçlanmak için Kuruma başvurduğu, borçlanma bedelini 24.12.2009 tarihinde Kuruma ödediği, Kurum"un borçlanmayı 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında kabul ettiği, davacının 8.07.2010 tarihinde kuruma başvurarak Bağ-Kur üzerinden yapmış olduğu borçlanmaları 5510 sayılı kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sayılmasını istediği, Kurum"un davacının talebini reddettiği, ... Sigorta Mercii hizmet dökümüne göre davacının 1989-1991 tarihleri arasında analık/gebelik ve çocuk bakımı, 1999-2003 tarihleri arasında kısıtlı süreli sigortalı çalışmasının bulunduğu, davacıya 01.08.2011 tarihinde 5510 sayılı kanunun 4/1-b maddesinden yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmıştır
3201 sayılı yasa, yurt dışında geçen her türlü sürenin değil belirli nitelikte olanların borçlanılmasına imkan tanımıştır. Sınırlama, süre yönünden değil borçlanma başvurusunda bulunan kişinin bu süreyi yurt dışında hangi halde geçirdiği ile ilgilidir.
Borçlanılması mümkün olan sigortalılık, işsizlik ve ev kadını olarak geçen süre kavramları 3201 sayılı Yasa"da tanımlanmamış olmakla birlikte sigortalılık süresi; “borçlanma kapsamındaki sürenin geçtiği ülke mevzuatına göre ikamet süreleri hariç, çalışılmış ya da çalışılmış kabul edilen süreleri ”, işsizlik süresi; “ ilgili ülke mevzuatına göre çalışma süreleri ile bu çalışma sürelerine eş değer süreler haricinde o ülkede geçen süreyi ” ve ev kadını olarak geçen süre ise; “ medeni durumlarına bakılmaksızın (bekar, evli veya boşanmış) kadınların sigortalılık süreleri haricinde yurtdışında 18 yaşını ikmal ettikten sonra bulundukları süreyi ” ifade eder (Yönetmelik m 4).
Çalışma süreleri; zorunlu prim ödeme süreleri, kendi nam ve hesabına çalışmalardan dolayı zorunlu ve isteğe bağlı prim süreleri ve bu kapsamdaki diğer sigortalılık sürelerinden ibarettir. Çalışılmış olarak kabul edilen süreler ise ilgili ülke mevzuatına göre fiilen çalışılmadığı halde çalışmaya eşdeğer süre olarak kabul edilip, hizmet cetvellerinde eşdeğer süre olarak gösterilen, aylığa hak kazanmada ve aylık hesabında değerlendirilen sürelerdir.
“Çalışılmış süre olarak kabul edilen sürelerin” hangi ölçütler çerçevesinde borçlanılabileceği ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte yurt dışında geçen ve ilgili ülke mevzuatında “sigortalılık süresi” kabul edilen ancak fiili çalışmaya dayanmayan sürelerin borçlanılabilmesi için, bu sürenin “bağımlı veya bağımsız gerçek bir çalışmaya (sigortalılığa) bağlı nedenlerle sigortalılık süresi kabul edilmesi” veya “isteğe bağlı sigortalılık kapsamında primlerinin ödenmiş olması” gerekir. Çalışmaya bağlı iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve benzeri haller bu niteliktedir.
“Borçlanma başvurusunda bulunan kişinin, yurt dışında bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına göre eylemli bir çalışması bulunmasa dahi isteğe bağlı sigortalılık hükümlerinden yararlanarak primini ödediği sürelerin sigortılılık süresi kapsamında borçlanılması mümkündür. Çünkü isteğe bağlı sigortalılık statüsünde gerçek bir çalışma bulunmasa dahi isteğe bağlı primi ödenmiş süreler sosyal güvenlik kanunları kapsamında hizmet süresi (çalışmaya eşdeğer süre) olarak kabul edilmektedir.
Yurt dışında eylemli bir çalışma bulunmadığı halde ilgili ülke mevzuatına göre belirli bir yaşın ikmali veya çalışmaya bağlı olmayan nedenlerle (analık, çocuk bakımı, okul eğitimi, meslek öncesi eğitim kursu) sigorta kapsamında geçen ve uzun vadeli sigorta kolları kapsamında primi ödenmeyen sürelerin, 3201 sayılı Kanun"un 1.maddesinde belirtilen sigortalılık süresi olarak kabulü mümkün değildir. Bu sürelerin koşulları bulunduğu takdirde işsizlik süresi veya ev kadını olarak geçen süre kapsamında borçlanılması mümkündür.
Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 25.10.2007 gün ve 2006/18237 E. 2007/17633 K., 02.12.2008 gün ve 2007/16873 E. 2008/15661 K, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 18.07.2013 gün ve 2013/12178-14953 E.K.,06.06.2013 gün ve 2013/7793-12059 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.
Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 4958 sayılı Kanun ile değişik 3201 sayılı Kanun"un 3/1-(c) bendine göre ev kadınlığı süresinin borçlanılması için başvurulacak kuruluşun Bağ-Kur olduğu açık ise de davacının borçlanmak istediği süre dahilinde çalışma süreleri de bulunmaktadır. Bağ-Kur, borçlanma başvurusunda bulunan kişinin yurt dışı hizmet belgesinde çalışma sürelerinin bulunduğunu belirlemesi halinde ev kadınlığı süresini borçlandırmalı, çalışma süresi bakımından ise başvuru sahibinin istemini reddederek çalışma süresinin Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK) borçlanılması gerektiğini bildirmelidir. Borçlanmanın hangi Kuruma yapılması gerektiği 3201 sayılı Kanun"un 3.maddesinin amir hükmü gereği olup kamu düzenine ilişkin bu hususta başvuru sahibinin hatalı başvurusunun veya Kurumun hatalı işleminin taraflar yönünden hak kaybına yol açması veya kazanılmış hak doğurması söz konusu değildir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının 1989-1991 tarihleri arasında analık/gebelik ve çocuk bakımı, 1999-2003 tarihleri arasında kısıtlı süreli sigortalı çalışması bulunduğundan, bu süreler yönünden ... sigortasına prim ödeyip ödemediğini araştırarak, prim ödemesi yapılmışsa bu süreleri 5510 sayılı kanunun 4/1-a maddesi kapsamında kabulüne, prim ödemesi bulunmayan süreleri ise ev kadınlığı süreleri olarak 5510 sayılı kanunun 4/1-b maddesi kapsamında kabulüne karar vermekten ibarettir
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.