3. Hukuk Dairesi 2016/18421 E. , 2018/6825 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, bir kısım talepler yönünden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 07.11.2007 tarihli sözleşme ile davalı şirketten 325.000 USD bedel karşılığında konut satın aldığını, satış bedelinin 65.000 USD sinin nakden, bakiye kalan kısmının ise sözleşmedeki hüküm gereğince diğer davalı bankadan çekilen konut kredisi ile ödenildiğini, ancak davalı şirketin 30.09.2010 tarihinde taahhüt ettiği konut teslimini gerçekleştirmediğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiğini, davalı bankaya 112.708 USD ve davalı şirkete de nakden verilen 65.000 USD olmak üzere toplam 177.708 USD ödeme yaptığını, yapılan bu ödemeden sözleşmeyi ifa etmeyen davalı şirket ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 10. maddesi uyarınca kredi veren bankanın birlikte müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek; kredi sözleşmesinin iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 177.708 USD"nin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı Şirket; davacının sözleşmeyi feshinden sonra davanın açıldığı 24.01.2011 tarihinde davacının çektiği kredinin kapatılması amacıyla davalı bankaya 199.400 USD ödeme yaptığını ayrıca, davacının banka hesabına da 125.600 USD yatırıldığını, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, resmi şekilde yapılmamış olan taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödenen satış bedeli için davacı tarafın faiz talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı Banka; açılış tarihi itibari ile davanın konusuz kaldığını, zira davacı tarafın göndermiş olduğu ihtarnamelerin değerlendirildiğini ve davalı şirketin dava tarihi olan 24.01.2011 tarihinde yaptığı 199.400 USD ve 125.600 USD tutarındaki iki ayrı havale ile satım akdine konu edilen konutun satış bedeli olan 325.000 USD yi ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının ödediği tutarın davalılar tarafından ödendiği, davacının faiz talebinin ise yerinde olmadığı gerekçesiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin karar düzeltme aşamasından geçerek kesinleşen 25.02.2013 tarih, 2012/19212 E.,2013/2919 K. sayılı ilamı ile “ ... geçersiz olan sözleşmeden doğan edimini diğer tarafa güvenerek ifa eden davacı tarafın, sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğramış bulunduğu menfi zararını talep edebileceğinin kabulü gerekir. Aksi halin kabulü, eş söyleyişle sözleşmenin geçersizliğini bilerek imzalayan davalı tarafın daha sonra bu geçersizliğe dayanan savunmasına itibar edilmesi, TMK’ nun 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacaktır.
O halde mahkemece; davacı tarafın aldığı konut kredisi nedeniyle davalı bankaya ödediği faiz miktarından ibaret bulunan menfi zararının davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile istemin tümden reddi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının 177.708,00 USD istemi yönünden verilen karar onanarak kesinleştiğinden bu miktar bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının menfi zararlarının tazmini talebinin ise, kabulü ile, 47.989,52 USD"nin dava tarihinden itibaren T.C. Merkez bankasının 1 yıllık vadeli dolara uyguladığı en yüksek faiz oranının uygulanması suretiyle hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Davacı; konut satış sözleşmesi nedeniyle 65.000 USD davalıya 112.708 USD ise bankaya ödediğini ancak davalının, banka kanalıyla kendisine yargılama sırasında 125.600 USD ödediğini bu nedenle bakiye 52.108 USD bakımından menfi zararı bulunduğundan davalıların sorumluluğunun devam ettiğini belirtmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, bozma sonrası alınan bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda, davacının peşin olarak ve kredi yoluyla temin ettiği ve davalıya ödediği bedeli geri iade aldığı ancak kredi sözleşmesi gereği bankaya ödediği faiz ve komisyon gibi masrafları geri alamadığı menfi zararının bulunduğu ancak, davalı şirketin davacının çektiği kredi borcunu erken kapattığından erken kapama komisyon ücreti alındığı, bu ücretin davacıya ödenecek tutardan düşülmesi gerektiğinden söz edilerek, davacının alacağının 47.989,52 USD olduğu kanaati ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Oysa; davacı dava konusu taşınmazın satım bedelini temin için kredi çekmiş olup, edimini karşı tarafa güvenerek ifa etmiş, kredi borcu taksitlerinin bir kısmını davalı bankaya ödemiştir. Dolayısıyla bu ödemeler kapsamında taksit tutarlarına yansıyan faiz ve diğer komisyon gibi masrafları da ödemekle belirtilen kalemler yönüyle menfi zarara uğramıştır.
Somut uyuşmazlıkta davalı kararlaştırılan tarihte üzerine düşen mülkiyetin nakli edimini yerine getirmemiş olup, davacının çektiği kredinin erken kapatılmasına kendisi sebebiyet vermiştir. Zararın doğmasında davacının kusuru bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının kredi borcunu erken kapatması nedeniyle ödediği komisyon ücretinin davacının menfi zarar tazminatından düşülmesi davacının ayrıca zarara uğramasına yol açacak niteliktedir.
Bu itibarla; mahkemece davacının dava konusu konutun mülkiyetini iktisap edemediği, bu sebeple konutun satım bedeli olan tutarı temin için çektiği kredi nedeniyle ödediği faiz vs bedeller toplamı 52.108 USD tutarında zarara uğradığı gözetilerek, belirtilen tutarın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalının kendi kusuru sebebiyle ödediği erken kapama ücretinin belirtilen tutardan mahsubu ile hesaplanan 47.989,52 USD "nin tahsiline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.