3. Hukuk Dairesi 2018/154 E. , 2018/6843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili olan ... ile davalılardan ..."ın evli oldukları ve boşanma davalarının derdest olduğunu, düğün töreninin ilk haftası çeyiz senedinde yazılanlar ve düğünde takılanlar dahil davacıya ait tüm ziynetleri davalıların düğün borçlarını ödemek için alıp bozdurduklarını ve geri vermediklerini, en son 2010 Ağustos ayında davacıya, davalı ... tarafından şiddet uygulandığını, müvekkilinin babasının da gelip durumu düzeltmeye çalıştığını, ancak davalının zor kullanarak davacıyı ve babasını kapı dışarı attığını iddia ederek, müvekkiline ait ve davalı tarafından el konulan altın ve çeyiz eşyalarının bedeli olan şimdilik 25.000TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; ziynet eşyalarının davalılarda kaldığı ve evden zorla atıldığı iddiasının iftira olduğunu, davacının kendi rızası ile evdeki tüm eşyalarını da alarak evden ayrıldığını, ziynet eşyalarının hiçbirinin davalılara verilmediğini, davacının üstünde taşıdığını, çeyiz eşyalarının ise istendiği takdirde iade edileceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; ziynet eşyalarının iade edilmek üzere davalılara verildiği ve davacının zorla evden gönderildiği kanıtlanamadığından, ziynet eşyalarına yönelik talep reddedilmiş, çeyiz eşyaları yönünden ise, davalı iadeyi kabul etmişse de, davacının bedel talep ettiği, birlikte kullanılan bu eşyaların bedelinin iadesinin ise hakkaniyete ve menfaatle dengesine uygun görülmediğinden davanın reddine karar verilmiş, hükmün, davacı vekilince temyizi üzerine; Dairemizin 17.09.2013 tarih 2013/10568 E.-2013/12800 K. sayılı ilamı ile; "" Somut olayda davacı kadın, ziynet eşyalarının tümünün (çeyiz senedinde bulunanlar ve düğünde takılanlar) düğünden 1 hafta sonra davalılarca düğün borçları için alındığını ve geri verilmediğini ileri sürmüş olup, bu husustaki iddiasını ispat yükü davacıdadır. Olayda her iki taraf tanıkları birbiriyle çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Bununla birlikte davacı, dava dilekçesinde "vs. tüm deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan; davacıya, ziynet eşyalarının tümünün düğün borçlarının ödemesi için elinden alındığı konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir."" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonunda; “Davacı kadının, ziynet eşyalarının tümünün (çeyiz senedinde bulunanlar ve düğünde takılanlar) düğünden 1 hafta sonra davalılarca düğün borçları için alındığını ve geri verilmediğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Bu husustaki iddianın ispat yükünün davacıda olduğu gözetildiğinde, ayrıca davalı ..."ün yeminli beyanında ‘kendisinin düğün sonrası davacıya düğün borcu ve ev eşya borcu olduğunu söylediğini, düğün borcu ile kasdetdiğinin ev eşyası borcu olduğunu, bunun üzerine davacının çeyreklerini vererek harcayabileceğini söyledi, artan para ile de davacıya yüzük aldığını, bu çeyrekleri davacının isteği ve onayı ile aldığını, aralarında iadeye yönelik bir mevzu geçmediğini’ beyan ettiği dikkate alındığında, ayrıca davalıların yemin beyanları ve dosyadaki diğer deliller incelendiğinde, davacının ziynet eşyasının iadesine yönelik iddialarını ispatlayamadığı, buna mukabil geri iade edilme koşulu olmaksızın davacı kadının isteği ve onayı ile, düğün sonrası ev eşyası borcu için bazı ziynet eşyalarının davalı kocaya verildiği hususunun ispatlandığı kanaatine varılmış, bu nedenle ziynet eşyalarının bedelinin iadesi talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekili çeyiz senedinde yazılı olan eşyalarında bedelin iadesini talep etmiştir. Senede konu eşyalarının incelenmesinde; eşyaların bir kısmının evlilik süresince kullanılıp tüketilebilir mahiyette olduğu, bu tür eşyaları tarafların ortak hayatları boyunca birlikte kullanıldığı ve bedelinin iadesinin hakkaniyete uygun olmayacağı anlaşılmıştır. Senette yazılı bulunan bir kısım çeyiz eşyasının ise yapılan keşif sonucunda davalıların elinde bulunduğu görülmüş, davalılar vekilinin cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında, söz konusu olan bu eşyaların davacıya aynen iadesini kabul ettiği anlaşıldığından, keşfen değerleri belirlenen bu eşyaların bedellerinin davalılardan tazminin menfaatler dengesine uygun düşmeyeceği” kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine; Dairemizin 27.04.2016 tarih 2015/15592 E.-2016/6620 K. sayılı ilamı ile; “ Somut olayda, davalılar cevap dilekçelerinde, davacının ziynet eşyalarını üzerinde taşıdığını evden ayrılırken de yanında götürdüğünü belirtmiş, yargılama aşamasında da ziynetlerin bozdurulduğuna dair herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Ancak, mahkemece davalılara; ""davacının ziynet eşyalarının tümünün düğün borçlarının ve diğer borçların ödenmesi için elinden alınıp alınmadığı"" hususunda yemin teklif edilmesi üzerine, davalılar tarafından davaya konu ziynet eşyalarının bozdurulduğu ve nerelerde kullanıldığına dair beyanda bulunularak yemin edilmiş, ancak; mahkemece davalılar tarafından eda edilen yemin
beyanında bazı hususların açıklattırılmadığı gerekçesi ile sonraki celse davalılara; ""davacının ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere davalı kocaya verilip verilmediği, ziynet eşyaları konusunda bozdurulması bakımından kadın isteği ve onayı alınıp alınmadığı"" hususunda yemin teklif edilmiş, davalılar tarafından davaya konu ziynet eşyalarının davacı kadının rızası ile bozdurulduğu ve nerelerde kullanıldığına dair beyanda bulunularak yemin edilmiştir. Buna göre; davalılar tarafından eda edilen yemin, kendi içinde çelişkili olduğu gibi, yemin metnine de uygun değildir.
O halde mahkemece; öncelikle yemin metninin hazırlanması bakımından yemin teklif edene kısa ve kesin bir mehil vererek, yemin sorusu yeteri kadar açık bir şekilde tespit edip, karşı tarafın da yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesi sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan şekilde eda edilen yemin çerçevesinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonunda; “Davacı vekiline bozma ilamı doğrultusunda yemin metnini sunması için süre verildiği, yemin metninin sunulduğu ve davalılar vekiline tebliğ edildiği davalı asillerin duruşmada yemin metnine uygun şekilde ‘davacı ..."ın dava konusu tüm ziynet eşyalarını yanında götürdüğüne, çeyiz senedinde yazılı olanlar ve düğünde takılanlarda dahil olmak üzere hiçbir ziynet eşyasını almadığıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum’ şeklinde yemini eda ettiği anlaşıldığından kanıtlanamayan davanın reddine dair verilen karar da, davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 gün ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK).
Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu HMK"nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir.
Somut olayda, davalılar cevap dilekçelerinde, davacının ziynet eşyalarını üzerinde taşıdığını evden ayrılırken de yanında götürdüğünü belirtmişler, mahkemece davalılara; ""davacının ziynet eşyalarının tümünün düğün borçlarının ve diğer borçların ödenmesi için elinden alınıp alınmadığı"" hususunda yemin teklif edilmesi üzerine, davalılar tarafından davaya konu ziynet eşyalarının bozdurulduğu ve nerelerde kullanıldığına dair beyanda bulunularak yemin edilmiş, bir sonraki celsede de, ""davacının ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere davalı kocaya verilip verilmediği, ziynet eşyaları konusunda bozdurulması bakımından kadın isteği ve onayı alınıp alınmadığı"" hususunda yemin teklif edilmiş, davalılar tarafından davaya konu ziynet eşyalarının davacı kadının rızası ile bozdurulduğu ve nerelerde kullanıldığına dair beyanda bulunularak yemin edilmiştir. Bu yemin beyanı sonrasında davanın reddine dair verilen hükmün Dairemizin 27.04.2016 tarih 2015/15592E. - 2016/6620 K. sayılı ilamı ile, “yemin metninin hazırlanması bakımından yemin teklif edene kısa ve kesin bir mehil vererek, yemin sorusu yeteri kadar açık bir şekilde tespit edip, karşı tarafın da yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesi sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan şekilde eda edilen yemin çerçevesinde hüküm kurulması doğru görülmediği” gerekçesiyle bozulması üzerine; davalıların “davacı ..."ın dava konusu tüm ziynet eşyalarını yanında götürdüğüne, çeyiz senedinde yazılı olanlar ve düğünde takılanlarda dahil olmak üzere hiçbir ziynet eşyasını almadığıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum” şeklinde ikinci yemini eda ettiği ve böylece iki yemin arasında çelişki olduğu anlaşılmıştır.
O hâlde, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davalılara usulüne uygun tekrar yemin ettirilerek yemin içeriğindeki çelişkinin giderilmesi, eğer bozdurduk şeklindeki yemin beyanında ısrar ediliyorsa ispat yükünü aldıklarının kabulü ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.