20. Hukuk Dairesi 2015/16783 E. , 2017/4850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ile asli müdahil Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1954 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında .... köyü 60 ve 61 parsel sayılı sırasıyla 163.375,00 m² ve 15.750,00 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, Ocak 1949 tarih 15 ve Mayıs 1953 tarih 28 sıra nolu tapu kayıtları uygulanarak tarla niteliği ile .... ve paydaşları adlarına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi 08.09.2008 tarihli dilekçe ile; ... köyünde orman kadastrosunun 19.08.2008 tarihinde ilan edildiğini, 60 ve 61 parsel sayılı taşınmazların Devlet Ormanı olduğunu, halen de orman niteliğinde bulunduklarını, orman bütünlüğü içinde olduklarını belirterek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmesi istemiyle her bir parsel hakkında ayrı dava açmıştır. Hazine 14.04.2009 tarihli dilekçeler ile 60 ve 61 parsel sayılı taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptal edilip Hazine adına tescile karar verilmesi istemiyle davalara katılmıştır.
Mahkemece; 60 ve 61 sayılı parsellere ilişkin açılan davalar birleştirildikten sonra yörede genel arazi kadastrosunun 1954 yılında yapılıp kesinleştiği, 19.08.2008 tarihinde ilân edilen orman kadastrosunun ikinci kadastro olduğu gerekçesiyle Orman Yönetimi ve Hazinenin davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve katılan davacı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümleri uyarınca 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 19.08.2008 tarihinde ilân edilerek eldeki dava sebebiyle kesinleşmeyen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, tüm ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmamış ise de dosyada bulunan orman rejimi dışına çıkarma haritası ile çalışma tutanaklarından; çekişmeli 60 ve 61 parsel sayılı taşınmazların bir bölümünün 1949 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılıp kesinleşen orman tahdit haritası içinde oldukları, 19.08.2008 tarihinde ilânı yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında ise bir kesiminin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldıkları anlaşılmaktadır. Dolayısıyla çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede arazi kadastrosundan önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunduğu gibi orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu işlemleri, tâbi oldukları kanun, hukukî konuları ve doğurdukları sonuç itibariyle birbirinden farklı olduğundan, genel kadastrodan sonra yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulaması da 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi anlamında 2. kadastro olarak kabul edilemez. 3402 sayılı Kanunun 22. maddenin beşinci fıkrasında “Tahditleri yapılarak kesinleşmiş ve tescil edilmiş ormanlara ait kayıt ve belgeler tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılır” hükmü bulunmaktadır. 3402 sayılı Kanunun yürürlüğü tarihinden önce genel kadastrosu yapılan yerlerde, tahditleri yapılmayan ormanlarda ve yine bu yasanın yürürlüğünden sonra aynı Kanunun 4/3. maddesi hükmüne göre yapılan çalışma sonucu
tescili yapılan ormanlarda ne gibi işlem yapılacağı konusunda Kadastro Kanununda hüküm bulunmadığından, bu tür ormanlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Orman Kanunun uygulanması gerekir. Anılan Kanunun 22.05.1987 tarih ve 3373 sayılı Kanunla değişik 7. maddesinde “Devlet ormanlarının, hükmü şahsiyete haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti, orman kadastro komisyonları tarafından yapılır” hükmü bulunmakta olup, kanun maddesinde daha önce arazi kadastrosu yapılan ve yapılmayan taşınmaz ayrımının yapılmadığı görülmektedir. 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerini değiştiren 3373 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra bu kanun hükümlerine göre çıkarılan ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesi uygulaması hakkındaki Yönetmeliğin kapsamı başlıklı 2.; Orman Kadastro Komisyonlarının Görevi başlıklı 8. maddelerinde hangi taşınmazların orman kadastrosunun yapılacağının gösterildiği, Tapu ve Kadastro Dairelerinden İstenecek Bilgi ve Belgeler başlıklı 18. maddesinde “orman kadastrosu yapılacak yerlerin daha önce tapulaması yapılmış ise, kadastro pafta örnekleri ile tapu kayıt örneklerinin tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden getirileceği”, Devlet Ormanları Olarak Sınırlandırılacak Yerler başlıklı 23. maddesinde tapulu - tapusuz ya da daha önce arazi kadastrosu yapılan yer ayrımı yapılmaksızın 6831 sayılı Kanunda tanımı yapılan yerlerin ve 4785 sayılı Kanun gereğince devletleştirilmiş veya devletleştirmeye tâbi ormanlar ile Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme ilâmı bulunan yerlerin orman kadastrosunun yapılacağı ve aynı Yönetmeliğin Orman Olarak Sınırlandırılan Tapulu Yerlerin Orman İşletme Müdürlüğüne Bildirilmesi başlıklı 29. maddesinde “Orman Kadastro Komisyonlarının, orman olarak sınırlandırılan tapulu yerleri, harita, liste ve tutanaklarını Orman İşletme Müdürlüklerine göndereceği ve müdürlük tarafından kesinleşmiş orman sınırları içinde kalan hukuken geçersiz hale gelmiş tapuların kısmen veya tamamen iptali için gerekli işlemlerin yapılacağı” ve 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile ve yine 05.11.2003 tarih ve 4999 sayılı Kanunla değiştirilen 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi ile daha önce orman kadastrosu yapılan ancak herhangi bir nedenle orman sınırı dışında bırakılan ormanların dahi orman kadastrosunun yapılabileceği" öngörülmüştür. Böylece daha önce orman kadastrosu yapılan yerlerde dahi orman kadastrosu yapılmasının ikinci kadastro olmayacağı kanunla de hüküm altına alınmıştır. 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 02.09.1986 tarihli Yönetmeliği Yürürlükten Kaldıran Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 2, 10, 21, 26, 27 ve 32. madde hükümleri de birlikte değerlendiğinde, daha önce orman kadastrosu yapılan yerlerde veya daha önce genel arazi kadastrosu yapılan yerlerde, sonradan orman kadastrosunun yapılmasının kanunî olduğu, dayanılan kanun kuralları ve hukukî sonuçları farklı olduğundan orman ve arazi kadastrosunun birbirine karşı ikinci kadastro olmayacağı sonucuna ulaşılmaktadır. 3116 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.06.1937 ve 6831 sayılı Orman Kanununun yürürlüğe girdiği 08.09.1956 tarihinden bu yana Orman Genel Müdürlüğünün uygulamaları da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca; somut uyuşmazlıkta ikinci kadastro sözkonusu olmadığından işin esasına girilmeli, eldeki dava 19.08.2008 tarihinde ilânı yapılan sınırlaması yapılmamış yerlerdeki orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulamasının askı ilân süresi içinde açıldığından anılan işlemlere itiraz yönünden kadastro mahkemesinin, tapu iptali tescil istekleri yönünden ise dava ve katılma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 1 ila 8. maddeleri uyarınca genel hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gözetilmeli, iddialar ve savunma çerçevesinde tüm deliller toplanmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... Yönetiminin ve katılan davacı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 31.05.2017 günü oy birliğiyle karar verildi.