3. Hukuk Dairesi 2017/13267 E. , 2018/6858 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu taşınmazın 30.03.2004 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalı şirkete kiralandığını, kira süresi 3 yıl olmasına rağmen taşınmazın erken tahliye edildiğini, sözleşmenin 3. maddesine göre tahakkuk eden 44.105,00- TL cezai şart bedelinin ve ödenmeyen 9.050,00-TL kira bedelinin, gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 16.880,62-TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6.H.D.nin 08/12/2015 tarih ve 2015/242-10838 E/K sayılı ilamı ile, "Davacının kira alacağına ilişkin temyiz itirazları yönünden; davacı tarafından kabul edilen tahliye tarihine kadar olan kira bedellerine hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davacının cezai şart alacağına ilişkin temyiz itirazları yönünden; Mahkemece tahliye tarihinden sonrası için sözleşmenin 3. maddesi gereğince hesaplanacak cezai şarta hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davacının gecikme zammına yönelik temyiz itirazları yönünden ise Mahkemece gerekçe gösterilmeksizin asıl alacağa 6183 sayılı yasa gereğince gecikme cezası uygulanmasına ilişkin istemin de reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; Davanın kısmen kabulü ile; 10.608,61-TL’nın davalıdan tahsiline, cezai şart alacağı olarak 44.083,90-TL’nın davalıdan tahsiline, davacının gecikme zammı talebinin reddine karar verilmiş; söz konusu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğurur. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da bu husus vurgulanmıştır. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Bozma ilamında davacının gecikme zammına yönelik temyiz itirazları yönünden, davacının gecikme zammı uygulanması talebinin sözleşmeye ve yasaya aykırı olmadığı bu nedenle gerekçe gösterilmeksizin asıl alacağa 6183 sayılı yasa gereğince gecikme cezası uygulanmasına ilişkin istemin reddedilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hüküm bozulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla, orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak oluşur ve aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar.
Mahkemece uyulmasına karar verilen 08.12.2015 tarihli bozma ilamı gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. O halde Mahkemece; asıl alacağa 6183 sayılı yasa gereğince gecikme cezası uygulanmasına ilişkin istemin reddedilmesinin doğru olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu ilkelere aykırı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-) Mahkemece daha önce verilen 30/09/2014 tarih ve 2011/439 Esas 2014/522 Karar sayılı hükümde, davanın kısmen kabulü ile, 16.880,62 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmemiş, davacının temyizi üzerine Yargıtay 6.H.D.nin 08/12/2015 tarih ve 2015/242-10838 E/K sayılı ilamı ile, yukarıda belirtilen gerekçelerle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kira alacağı yönünden 10.608,61 TL"nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. İlk hükümde alacağın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş ve bu hüküm taraflarca temyiz edilmediğinden bozma kapsamı dışında bırakılmıştır. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre bu hususta davacı lehine usulü kazanılmış hak doğmuştur. Bu durumda mahkemece bozma ilamına uyularak verilen kararda hükmolunan alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bozma nedenine göre, davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davacı tarafın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.