3. Hukuk Dairesi 2017/16366 E. , 2018/6906 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; evlerinin bahçesinde bulunan davalı ..."a ait elektrik direğindeki kabloların bir kısmının arızalı olduğu gerekçesi ile davacıların komşusu olan davalı ..."e ait evin elektriğinin kesildiğini, buna rağmen davalı ..."in söz konusu elektrik direğinden kanca ile evine elektrik çektiğini, bu sırada yalıtımı bozulan kablolardan direği toprağa sabitleyen lenteye elektriğin geçtiğini, kızları 05.01.2005 doğumlu..."in lenteye temas ederek akıma kapıldığını ve hayatını kaybettiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ayrı ayrı 500"er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 10.000"er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; davanın ..."a yöneltilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, olayda diğer davalı ... ile davacıların sorumlu olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; olayda müvekkilinin kusuru olmadığını, davaya konu direkteki kabloların arızalı olması nedeniyle davalı ..."in elektriğinin kesildiğini ve kendisine yeni kablo alması halinde elektrik verileceğinin bildirilmesine rağmen kaçak elektrik kullandığından İbrahim"in ve ölenin bakım sorumluluğunu yerine getirmeyen davacıların kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Diğer davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; olayda sorumluluğun TEDAŞ"a ait olduğunu, kurum çalışanlarının arızayı gidereceği yerde vatandaşı elektriksiz bıraktıklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüyle, davacı ... yönünden 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 10.000,00 TL manevi tazminatın, davacı ... yönünden 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 10.000,00 TL manevi tazminatın 20/10/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/5839 esas 2014/12854 karar sayılı 01/10/2014 tarihli ilamıya;
“a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları reddine,
b) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı ... EDAŞ"ın ve diğer davalı ... ile ..."in kabloları bağlattığı dava dışı şahısların asli kusurlu oldukları, ölen küçüğün ise kusuru bulunmadığı belirtilmiştir. Olayın gelişimi gözetildiğinde davacı anne ve babanın yaralanan küçüğün gözetim ve denetimi ile sorumlu olduklarından kusurları bulunup bulunmadığı değerlendirilmemiştir.
Bu durumda, olay nedeniyle vefat eden küçüğün yaşı da gözetilerek, davacı anne ve babanın zarar doğurucu eylem nedeniyle bölüşük kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmalı, gerektiğinde konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmalı ve bundan sonra bu yön tartışılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
c) Yine yukarıda bahsedilen hükme esas alınan bilirkişi raporunda; yalnız asli ve tali kusur ayrımı yapılmış, kusur oranları ayrıntılı bir şekilde belirtilmemiş olduğu görülmektedir.
O halde mahkemece yapılacak iş; uzman bilirkişiden tarafların kusur paylarını ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık şekilde belirten rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; bilirkişi raporları ve ıslah doğrultusunda asıl davada; davacı ... ve ... yönünden ayrı ayrı 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 20/10/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı ... Müdürlüğüne yönünden davanın sübut bulmadığından reddine, birleşen davada; davacı ... için 14.369,00 TL"nin olay tarihi olan 20/10/2006 tarihinden itibaren, 7.693,25 TL"nin ıslah tarihinden (16/12/2016) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacı ... için 16.304,00 TL"nin olay tarihi olan 20/10/2006 tarihinden itibaren, 8.577,00 TL"nin ıslah tarihinden (16/12/2016) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı ... Müdürlüğüne yönünden davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; bozma öncesi verilen kararda davalı ...’ın sorumluluğuna gidilerek hüküm kurulduğu, bozma kapsamında davalı ...’ın sorumluluğu bulunmadığına dair gerekçe oluşturulmadığı, bu şekilde davalı ...’ın sorumluluğuna ilişkin hükmün davacılar ve diğer davalı ... açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; dava konusu olay nedeniyle davalı ...’ın sorumluluğuna yönelik hükmün bozma kapsamı dışında kaldığı, davacılar ve diğer davalı ... açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiği göz önüne alınarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenler ile tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacılar ve davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.