3. Hukuk Dairesi 2015/928 E. , 2015/1973 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2014
NUMARASI : 2013/171-2014/347
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, tapu iptali ve tescili isteminin reddine, alacak isteminin ise kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde dahili davalı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkili G.. Ş.. ile diğer müvekkillerinin murisi olan R. T. "in, ........... Noterliğince düzenlenen 26.10.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalılara ait taşınmazın 1/2 payını ve bu payın kapsamında kalan tek katlı binayı 15.000 TL ödeyerek satın aldıklarını, sonrasında ise tek katlı binada çeşitli imalatlar yaptırdıklarını, ancak davalıların tapuyu devretmeye yanaşmadıklarını ileri sürerek; 1/2 paya ait tapunun iptali ile müvekkilleri adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise evin dava tarihindeki değeri olan 50.000 TL nin faizi ile davalılardan tahsiline, bu istemin de kabul edilmemesi halinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere satış bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ulaştığı değerin ve imalatlar nedeniyle yaptıkları giderlerin toplamı olan 50.000 TL nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile alacak yönünden talebini 52.485,48 TL ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacıların, taşınmazın ifrazının mümkün olmadığını bildikleri halde satış vaadi sözleşmesini imzaladıklarını, sonrasında dava konusu yerin davacılara teslim edildiğini, talep edilen giderlerin ise davacıların taşınmazı kullanmaları nedeniyle yapmış oldukları giderler olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davaya konu taşınmazın paydaşı olması nedeniyle davaya dahil edilen davalı Y.. S.. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı olduğu taşınmazın ifrazının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sözleşme tarihinde taşınmazın ifrazının mümkün olmaması nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminin yerinde olmadığı, davacıların geçersiz sözleşme nedeniyle ödedikleri satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı değeri davalılardan, bina için yaptıkları faydalı ve zorunlu giderleri ise tapu malikleri olan davalı Y.. S.. ile dahili davalı Y.. S.."dan talep edebilecekleri gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine, 47.345,48 TL nin davalılardan, 5.140 TL nin ise davalı Y.. S.. ile dahili davalı Y.. S.."dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm davalılar ve dahili davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; davacılar, sözleşmeye konu taşınmazda yer alan bina için gider yaptıklarını ve böylece davalıların sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürmüş, davalılar ise binanın davacılar tarafından kullanıldığını savunmuştur.
Uyuşmazlık, tek katlı binanın davacılar tarafından dava tarihinde kullanılıp kullanılmadığı ve buna bağlı olarak iade borcunun kapsamı noktasında bulunmaktadır.
Bu noktada, iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi, dava tarihinden çok önce yapılan ve davacılar tarafından kullanılarak yararlanılan giderler nedeniyle, sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalıların) bu giderlerin yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhine çoğalması gerekir. Bu azalma ve çoğalmanın, dava konusu taşınmazın, davacılar tarafından davalılara teslim edildiği tarihte gerçekleştiğinin, dolayısıyla davacıların giderler için eda davası açmakta hukuki yararının bu tarihte doğduğunun kabulü zorunludur.
Dava konusu olayda ise, davacıların binayı halen kullanıp kullanmadığı mahkemece tam olarak belirlenmemiştir.
Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınarak, davacıların dava tarihinde taşınmazı halen kullanıp kullanmadığı tam olarak tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre; eğer davacılar taşınmazı kullanıyor ise hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi, aksi halde ise taşınmazın iade edildiği tarih itibariyle zorunlu ve yararlı imalatların değerinin uzman bilirkişi vasıtasıyla tespit ettirilmesi ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı, tapu iptali ve tescil davasının reddi nedeniyle dahili davalı Y.. S.. lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile maktu vekalet ücreti hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.