3. Hukuk Dairesi 2014/10096 E. , 2015/2077 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SALİHLİ 1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/01/2014
NUMARASI : 2013/83-2014/9
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili dilekçesinde; müvekkillerinin davalı kurumun tarımsal sulama abonesi olduğunu, tarımsal sulamadan kaynaklanan kullanım bedellerini müvekkili A.. S.."in 28.11.2008 ve 26.11.2008 tarihlerinde, E.. T.."nın 25.12.2008 tarihinde, R. H. G. "ün de, 28.11.2008 tarihinde kuruma ödediklerini, ancak bir süre sonra ödemenin kurum kayıtlarına işlenmediği ve verilen tahsilat makbuzlarının sahte olduğunun kurum tarafından müvekkillerine şifaen bildirildiğini, bu duruma itiraz ederek kurum kayıtlarının düzeltilmesini talep ettiklerini, davalı tarafından kendilerine, itirazın kayda alındığının, haklı olduklarının, kurum çalışanı Murat Cengiz tarafından zimmete para geçirildiği, müfettiş incelemesi sonucu gereğinin yapılacağının şifaen bildirildiğini, kurum çalışanının eylemi nedeniyle ceza mahkemesinde mahkumiyetine karar verildiğini, bütün bu aşamalardan sonra dahi sözkonusu dönemlerle ilgili borcun halen müvekkilleri adına gözüktüğünü, müvekkillerinin davalıya kullanım bedelini ödemesine rağmen davalı kurum çalışanı tarafından ödemenin zimmete geçirilerek kurum kayıtlarına yansıtılmadığını ileri sürerek, müvekkillerinin kurum kayıtlarında gözüken borçlarından sorumlu olmadıklarının tespitine ve davalının kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir.
Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; davacılardan A.. S.."in 10009489610 nolu, E.. T.."nın 10007308190 nolu, Rıza Hayri Gür"ün de, 10007001420 nolu tarımsal sulama abonesi oldukları, davacıların 4077 sayılı yasa kapsamında tüketici olmadığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde değildir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz. Bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir.
Hal böyle olunca, mahkemece, davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılarak hüküm tesis edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.