20. Hukuk Dairesi 2017/873 E. , 2017/5011 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan 08/04/2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ... ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 06/06/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ile karşı taraftan gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, iş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde, müvekkili yönetim kurulunun ... ada yönetimine 19 Aralık 2002 tarihinde seçilerek göreve başladıklarını, davalıların ise önceki yönetimin yöneticileri ve denetçileri olup, yönetimde oldukları süre içinde yönetim hesaplarında yolsuzluklar yaparak yönetimi zarara uğrattıklarını, yaptırılan tespitte yatırılmış gibi gösterilen ...."ye yatırılmayan borç miktarının 78.456.947.027.-TL olduğunu ve faiz tahakkuk ettirildiğini, bu miktarın 160.000.000.000.-TL"ye ulaştığını, diğer kurumlara ödenmeyen fatura ve primlerle borç miktarının 200.000.000.000.-TL olduğunu, davalıların gerçek bir mal ve hizmet alımına dayanmayan faturaları da gider gibi gösterdiklerini, kat maliklerinden topladıkları aidatları gereği giderlerin ödenmesinde kullanmadıklarından tüm kurumların faiz işlettiklerini, davalılar hakkında ... 2. Asliye Ceza Mahkemesine 2003/105 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve sanıkların tutuklandığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 78.456.947.027.-TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen zarar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davalılar ..., ... ve ..."ın yöetici olarak görev yaptıkları halde söz konusu sorumluluklarını yerine getirmedikleri ve sahte belgeler düzenleyerek fatura bedellerini zimmetlerine geçirdikleri anlaşıldığından sorumlu oldukları ve davanın bu davalılar açısından kabulü gerekip, davalılardan... ve ..."nın denetici görevinde bulundukları, yönetim kurulunda görev almadıkları, diğer davalılar ..., ... ve ..."ın yönetim kurulunda üye oldukları ancak para toplama ve çekme yetkilerinin bulunmadığı, sadece kapıcılardan ve çevre düzenlenmesinden sorumlu yönetici olarak görev yaptıkları, belgelerdeki imzaları okumadan attıkları, dolayısıyla davacının zararından sorumlu olmadıkları anlaşıldığından bu davalılar yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; davalıların davaya konu site yönetiminde denetici ve yönetici sıfatıyla görev aldıkları anlaşılmaktadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun Anagayrimenkulün Yönetimi başlıklı beşinci bölümünün II. kısmında yöneticini görevleri, III. kısmında yöneticinin sorumluluğu, III. Kısmının 42. maddesinde ise yönetimin denetlenmesi ve bu denetimin kat malikleri kurulu tarafından, kendi aralarından sayı ve arsa
payı çoğunluğuyla seçecekleri bir denetçiye veya üç kişilik bir denetim kuruluna verebileceği yer almakta ise de mahkemece hukuki sorumluluğun ve cezai sorumluluğu farklı olup cezai sorumlulukta kastın arandığı, hukuki sorumlulukta ise ihmalin varlığının dahi yeterli olduğu, davaya konu faturaların ödenmesi konusunda imzası olanların kararı imzalamış olmasının ve de denetim kurulunda bulunanların ise söz konusu zararın doğmasında ve ilerlemesinde denetim görevini ihmal etmelerinin hukuki sorumluluğu doğuracağının gözetilmeden hüküm kurulmuş olması,
2) ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/105 Esas sayılı dava dosyasında bir kısım davalı yönetim kurulu üyeleri açısından mahkumiyet hükmünün kurulmuş olmasının diğer yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin hukuki sorumsuzluğunu gerektirmeyeceğinin ve bu çerçevede 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 74. maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” düzenlemesi de dikkate alınarak anılan ceza mahkemesinden verilmiş mahkumiyet hükümleri ile bağlı kalmadan davalıların söz konusu sitenin uğramış olduğu maddi zarar bakımından sorumluluklarının irdelenerek hüküm kurulmamış olması,
3) ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/105 Esas sayılı dava dosyasından verilen kararın maddi vakıa tespitleri açısından bağlayıcı olacağı düşünülerek söz konusu ceza dosyasının mahkemesine iadesi ile birlikte kesinleşmesinin beklenildikten sonra hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/06/2017 günü oy birliği ile karar verildi.