Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3801
Karar No: 2019/1522
Karar Tarihi: 11.03.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/3801 Esas 2019/1522 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı banka kefil olduğu iddia edilen kredi sözleşmesinin iptali ve bankaya herhangi bir borcu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmıştır. Ancak mahkeme, davacının sözleşmeyi imzalarken attığı imzanın doğru olduğunu ve imzalanan belgelerdeki bilgileri kabul ettiğini kabul etmiştir. Bu nedenle davacının talebi reddedilmiştir. Kanun maddelerine gelince, Ticaret Kanunu'nun 125. maddesi kefalet sözleşmesi unsurlarını belirtirken, Türk Borçlar Kanunu'nun 609. maddesi genel çerçeve sözleşmeleri düzenlemektedir.
19. Hukuk Dairesi         2017/3801 E.  ,  2019/1522 K.

    "İçtihat Metni"

    19. HUKUK DAİRESİ
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - KARAR -

    Davacı vekili,davalı bankanın davacıya gönderdiği ihtarname ile ... isimli kişinin kullandığı krediye davacının müşterek ve müteselsil kefil olduğunu ve kredinin ödenmediğini bu sebeple toplam 34.219,93 TL borcu olduğundan bahisle faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiğini ancak davacının bu miktarda bir kefalet senedi imzalamadığını, kendisine bankada çalışan sözleşmeyi düzenleyen köylüsü ... isimli banka görevlisi tarafından sadece 5.000,00 TL için kefil olduğunun söylendiğini, güvene dayalı olarak boş sözleşmeyi okumadan imzalandığını ve daha sonra davacının haberi olmadan sözleşmeye 50.000,00 TL yazılarak batak olan şahsa bile bile kredi kullandırılarak davacının borçlandırıldığını ileri sürerek davacının hata, hile, aldatma ve gabin gibi irade sakatlığı sonucunu doğuran eylemler sonucunda aldatılarak imzaladığı kredi kefalet sözleşmesinin iptali ile davalı bankaya kefil sıfatıyla herhangi bir borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava dilekçesinin usule uygun olmadığını,kredi müşterisi dava dışı ... ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin krediyi kullanan müşterinin kullandığı azami kredi limitini belirleyen ve bu kredilerin gelen şartlarını düzenleyen içeriğe sahip olduğunu, davacının bu sözleşme ile 50.000,00 TL limite kadar kredi müşterisine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla kendi rızasıyla kefil olduğunu, sözleşme genel kredi sözleşmesi adı altında düzenlense de kefalet sözleşmesi niteliğinde olup TBK"daki kefalet sözleşmesi unsurlarını taşıdığını, genel kredi sözleşmesinin belirsiz süreli çerçeve sözleşmesi niteliğinde olması nedeniyle kredi müşterisinin sözleşmede belirtilen azami limite kadar kullandırılacak kredilere kefil olduğunu,kefalet limitinin sözleşmede yazı ve rakamla ayrı ayrı yazdığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, her ne kadar hile veya aldatma ile kefil olunmak istenen miktardan önemli ölçüde fazla miktarda kefalet sözleşmesi imzalandığı iddia edilmiş ise de, davacının imza inkar etmediği kredi sözleşmesinde kefil olarak 50.000,00 TL bedelin yazılı olduğu yeri imzaladığı, sözleşmenin miktarının da 50.000,00 TL olduğu, sözleşme yapılırken edimden daha az miktarda yükümlülük altına girme kastı olduğu iddia edilmiş ise de; irade beyanları açıklandıktan sonra imzalanan sözleşmede 50.000,00 TL yazılı olması, davacı tanığının kağıtlara bakmadan imzaladıklarını beyan etmesi de dikkate alındığında, kişinin imzaladığı belgenin doğru olmadığını iddia etmesinin mümkün olmayacağı, aksinin kabulünün ticaret ve iş hayatının çıkmaza sokacağı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, fazla yatırılan peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi