20. Hukuk Dairesi 2015/16916 E. , 2017/5036 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ilçesi, ... köyü 143 ada 62 parsel 9.404,37 m2 yüzölçümü ile senetsizden zeytinli tarla vasfıyla Hazine adına tesbit görmüş ve beyanlar hanesinde ""bu parsel üzerindeki ev ... oğlu ..."ya aittir"" şerhi vardır.
Davacı-karşı davalı ... vekili, 03.06.2013 tarihli dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu beyanlar hanesine davalı lehine şerh düşülmesi şartlarının oluşmadığı iddiasıyla üzerindeki şerhin terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekilinin 06.06.2013 tarihli dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın müvekkili tarafından satın alındığı, eklemeli ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Hazinenin davasının reddine; 143 ada 62 parselin kadastro tespitinin iptali ile davalı-karşı davacı ... adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş hüküm, davacı-karşı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3116 sayılı Kanun uyarınca 1948 yılında orman kadastrosu yapılarak kesinleşmiş, daha sonra 1975 yılında 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması ve aplikasyon çalışmaları ile herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalan ormanların kadastrosu ve 1984 yılında 2896 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması yapılmış ve kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Mahkemece öncelikle usulüne uygun orman araştırması yapılarak taşınmazın tahdit içinde olup olmadığı belirlenmeli, tüm tahdit evrakları ile memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirilerek uygulanmalı ve taşınmaz üzerinde 25 adet kızılçam ağacı olduğu tespit edilmekle taşınmazın eylemli durumunun orman olup olmadığı değerlendirilmeli, taşınmazın orman olmadığına kanaat getirildiği taktirde kızılçam ağaçlarının bulunduğu kısmın zilyetlikle kazanılıp kazanılmayacağı yine taşınmazın bir kısmının göl içinde kaldığı belirtildiğinden bu kısımlar net şekilde belirlenip tescile tabi yerlerden olup olmadığı belirlenmelidir, ayrıca davalı-karşı davacı lehine zilyetlikle taşınmaz kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda da yapılan araştırma hükme yeterli değildir.
Mahkemece dava konusu tüm taşınmaz yönünden öncelikli olarak, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin ve eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı elemanı aracılığıyla yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ve sınırları kesin olarak belirlenmeli, kesinleşmiş orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde haritaları ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastrosu ve aplikasyon hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilmek suretiyle gösterilmeli daha sonra çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerindeki nitelikleri, üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği ve ağaçların dağılımı, kapalılık oluşturup oluşmadığı hususları ile orman içi açıklık konumunda bulunup bulunmadıklarının bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak irdelenmesi istenmeli, açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, fen ve ziraat mühendisleri huzuruyla keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişiler ve tanıklardan taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, uzman ziraat mühendisinden taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, gerçek kişiler yönünden zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin
tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmaz üzerinde kızılçam ağaçlarının bulunduğu kısmın zilyetlikle kazanılıp kazanılmayacağı yine taşınmazın bir kısmının göl içinde kaldığı belirtildiğinden bu kısımlar net şekilde belirlenip tescile tabi yerlerden olup olmadıkları belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, gerçek kişiler adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı-karşı davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.