3. Hukuk Dairesi 2014/14407 E. , 2015/2188 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2012/608-2014/126
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 03/02/2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av. M.. Ö.. geldi. Karşı taraf davacı vekili adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca, görüşmenin başka bir güne bırakılması uygun görüldüğünden, belirli gün ve saatte, dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; murisin, ........ Noterliği"nde düzenlenen 18.08.1989 tarihli vasiyetname ile, .........."de bulunan toplam 7 dairesinden 4"nü müvekkiline, 3"nü davalıya bıraktığını; murisin ölümünden sonra vasiyetnamenin açılıp okunduğunu, davalının açtığı vasiyetnamenin iptali davasının reddedildiğini, vasiyetnamenin tenfizine karar verildiğini; bugüne kadar, tarafların, kendilerine vasiyet edilen daireleri vasiyetnameye uygun olarak kullandıklarını; ancak, müvekkilinin gayrimenkulünün halen muris adına kayıtlı olduğunu ve tenfiz kararının tescil hükmünü içermemesi nedeniyle, tescil işleminin tapu dairesince yapılamadığını öğrendiğini; bunun üzerine, vasiyetnamenin tenfizine karar veren mahkemeden tavzih talebinde bulunduklarını; mahkemece, talebin reddine karar verildiğini; vasiyet edilen dairelerde kat mülkiyetinin kurulmadığını, kat mülkiyetinin idari yoldan kurulmasının da mümkün olmadığını belirterek; vasiyetnameye konu taşınmaz üzerinde bulunan binada kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurularak, vasiyetnamenin tescile imkan verecek şekilde tenfizine, tapunun iptali ile vasiyetnameye konu birici kattaki 4 ve 5 nolu ve ikinci kattaki 6 ve 7 nolu dairelerin davacı adına tapuya tesciline; kat mülkiyeti kurulması mümkün olmazsa, taşınmazın arsa olarak 4/7"sine tekabül eden kısmın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; vasiyet alacaklısının dava hakkının, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını; bu nedenle, öncelikle davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini; kat irtifakı kurulmasının idari bir işlem olması sebebiyle, bu hususta doğrudan dava açılamayacağını; Kadıköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1996/337 E.; 1996/508 K. sayılı ilamıyla zaten vasiyetnamenin tenfizine karar verildiğinden kesin hüküm sebebiyle davanın reddi gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile kat mülkiyeti kurulmak suretiyle, bodrum kat 1 nolu, zemin kat ön cephede bulunan 2 nolu ve zemin kat arka cephede bulunan 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı G. E. Ş. adına, 1. normal kat ön cephede bulunan 4 nolu, 1. normal kat arka cephede bulunan 5 nolu, 2. normal kat ön cephede bulunan 6 nolu ve 2. normal kat arka cephede bulunan 7 nolu bağımsız bölümlerin davacı M.. E.. adına tapuya kayıt ve tesciline, vasiyetnamenin tenfizine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; vasiyetnamenin tenfizi, tapu iptali ve tescil ile kat irtifakı kurulması istemlerine ilişkindir.
Temyize konu öncelikli uyuşmazlık; talebin, zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; davalı tarafça, yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürülmüş; mahkemece, 05.03.2013 tarihli ara karar ile "...zamanaşımı yönünden önceki ilam üzerinden 10 yıl geçmiş olsa da, miras yıllanmayacağından zamanaşımı itirazının reddine..." denilmek suretiyle davalı tarafın zamanaşımı def"i reddedilerek, işin esası incelenmek suretiyle hüküm kurulmuştur.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; tarafların murisinin 15.03.1994 tarihinde öldüğü, tenfizi istenen vasiyetnamenin Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1994/58 E.;1995/223 K. sayılı dosyası ile açılıp okunduğu, bu kararın 31.01.1996 tarihinde kesinleştiği; davalı Gülizar"ın, Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1994/947 E.1995/474 K. sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali davası açtığı, iptal isteminin reddine dair kararın, taraflarca temyiz edilmeyerek, 18.10.1995 tarihinde kesinleştiği; davacının talebi ile Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1996/337 E-1996/508 K. sayılı dosyasında vasiyetnamenin tenfizine karar verildiği, taraflarca temyiz edilmeyen tenfiz kararının da 13.09.1996 tarihinde kesinleştiği; eldeki davanın, 16 yıl sonra 18.04.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın cüzi halefi olduğu için, vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını; ancak, bu malın vasiyetin yerine getirilmesi yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır.
Vasiyetnamenin tenfizi ve buna bağlı olarak tapu iptali-tescil davası; vasiyetnamenin açılıp okunduğu, itiraza uğramadan veya itiraz edilmiş ise itirazların reddedilmesi sonucunda kesinleştiğine dair bir tespit davası olup, vasiyet alacaklısı tarafından vasiyet borçlularına, yasal veya atanmış mirasçılara ve varsa vasiyeti yerine getirme görevlisine karşı açılır. (Mülga 743 sayılı MK. m.541; 4721 sayılı TMK. m 600)
4722 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un 17. maddesi uyarınca; mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
Bu bağlamda, murisin ölüm tarihi ve vasiyetnamenin açılma tarihine göre, davalının zamanaşımı def"inin, mülga 743 sayılı Medeni Kanun ilgili hükümleri gözetilerek incelenmesi gerekir.
743 Sayılı MK"nın 580. maddesinde; kendisine belli bir şey vasiyet edilen kişinin açacağı istihkak davasının, kazandırmanın kendisine bildirildiği günden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlamıştır. Yine 4721 sayılı TMK"nın 602. maddesinde de; vasiyet alacaklısının dava hakkının, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinden 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı düzenlemesi bulunmaktadır. Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya ret hakkının düşmesiyle muaccel olur.
Somut olayda; her ne kadar, davalının zamanaşımı savunması, 05.03.2013 tarihli ara karar ile "mirasın yıllanmayacağı" gerekçesiyle reddedilmiş ise de; 743 Sayılı MK"nın 580. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi üzerinde durulmamış, bu husus gerekçeli kararda tartışılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davalının zamanaşımı savunması ile ilgili yasal düzenleme üzerinde durulup, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; mirasın yıllanmayacağı gerekçesiyle, davalının zamanaşımı def"inin reddi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.