22. Hukuk Dairesi 2018/849 E. , 2018/3267 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılardan ... vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı, davalı ... tarafından açılan tamamlama kursunda edebiyat öğretmeni olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı ..., davacının iş akdinin idari yargı kararı sonucu kursun kapatılması sebebiyle alt işveren tarafından feshedildiğini, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını; diğer davalılarda davacının alacaklarından sorumlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının iş akdinin haklı neden olmadan işveren tarafından feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı ... vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2. Taraflar arasında bozma ilamının davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı, davacının davalıya ait işyerindeki hizmet süresi ve fazla çalışma yapıp yapmadığı konuları uyuşmazlık konusudur.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazıanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmakadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK"nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Mahkemeleri Usulü-6.Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, Kapatılan 7. Hukuk Dairesi"nin 18.01.2016 tarih ve 2015/5196 Esas ve 2016/61 Karar sayılı bozma ilamı ile diğer nedenlerin yanısıra , "" Davacı tanıkları aynı kursta kursiyer olarak çalışan öğretmenlerdir, bu davadan çıkacak sonucun tanığın menfaatini de ilgilendireceği hususu gözönünde tutulduğunda davacı ile menfaat birliği içinde hareket etmesi mümkün olması nedeniyle davacının hizmet süresinin SGK belgeleri yerine tanık beyanları itibarla belirlenmesi hatalıdır. Bu nedenle davacının hizmet süresinin SGK hizmet döküm cetveline göre belirlenerek kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, fazla mesai ve yıllık izin alacaklarının da bu süre esas alınarak değerlendirilmesi gerekirken menfaat birliği içinde hareket eden tanık beyanı ile sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir. "" gerekçesiyle hizmet süresi yönünden SGK kayıtlarının esas alınması gerektiği gerekçesiyle bozma yapılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aynı mahiyette başka dava dosyalarında hizmet süresinin yanı sıra fazla çalışma ücreti alacağı yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle kararların bozulduğu belirtilmiş, mahkemece hizmet süresi yönünden SGK kayıtları esas alınmış ve fazla çalışma ücret alacağı da belirtilen gerekçe ile reddedilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davacının bozma ilamı öncesi Hikmet Yel,Ilyas Düz, Derya Kayra,Kenan Şahin,Remzi Alkan,Selim Dağ olmak üzere altı tanık bildirdiği, bildirilen tanıklardan Derya Kayra Ve Kenan Şahin"in dinlenildiği, diğer tanıkların dinlenilmediği ve davacı yanca açıkça diğer tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmediği anlaşılmaktadır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır.
Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece bozma ilamı öncesinde davacının davasını ispatladığı kabul edilmiştir. Temyiz incelemesi sırasında davada dinlenilen tanıkların beyanlarının hükme esas alınamayacağı kabul edildiğine göre, davacının bildirdiği ve dinlenilmesinden vazgeçmediği diğer tanıklarının dinlenilerek sonucuna göre karar verilmesi için hükmün araştırmaya yönelik bozulması gerekirken, davacının hizmet süresi yönünden davasını ispatlayamadığının kabul edilmesi hatalı olmuştur. Az yukarıda açıklandığı üzere maddi hataya dayalı bozma ilamı davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaz.
Açıklanan nedenler ile, mahkemece, davacının tanık olarak bildirdiği ve dinlenilmeyen ..., ..., ... Ve ... isimli kişilerin davacı tanığı olarak beyanlarına başvurulmalı, davacı ile aynı kursta çalışıp çalışmadığı ve çalışmış iseler çalışma aralıkları tespit edilerek davacı ile menfaat birlikleri olup olmadığı, davalı işverene karşı husumetlerinin bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. Tanıkların davacı ile menfaat birliklerinin bulunmadığı kanısına varılması halinde bu kez, beyanlarının somut, inandırıcı ve yeterli olup olmadığı irdelenmeli, davacının iddia ettiği hizmet süresini ve fazla çalışma yaptığını yöntemince ispatlayıp ispatlayamadığı konusunda bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen husus gözetilmeden hizmet süresi yönünden SGK kayıtlarının esas alınması ve fazla çalışma ücret alacağının reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.