3. Hukuk Dairesi 2014/21004 E. , 2015/2207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2013
NUMARASI : 2004/366-2013/452
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı İl Özel İdare vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı İl Özel İdaresinin mülkiyetinde olan dava konusu ......, .........."nın 24.12.2003 tarihinde yanması nedeniyle, davacının kiracı olarak bulunduğu işyerinin yandığını belirterek; zarar bedeli 3.000 TL, ıslah ile 14.806.26.- TL tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, yargılama sürerken, davalı M.. B.. ve İ.. K.. yönünden davayı atiye terk ettiklerini belirtmiştir.
Davalılar İl Özel İdare Vekili ve M.. B.. vekili cevaplarında; yangın nedeniyle, kusurlu olmadıklarını beyan etmişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davalılar İ.. K.. ve M.. B.. hakkında açılan davanın atiye bırakılmasına; davalı İl Özel İdaresinden 14.806.26.- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı İl Özel İdare Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından; davalı İl Özel İdare Müdürlüğü"nün mülkiyetinde olan ......binasında, davacının davalıdan kiraladığı işyerinde, çarşıda kiracı bulunan diğer davalı İ.. K.."nin dükkanında çalışan işçisi davalı M.. B.."ın elektriklerin kesilmesi nedeniyle çalıştırdığı küçük jeneratörden sızan benzinin alev alması sonucu yangının meydana geldiği; işhanında kiracı bulunan diğer esnafın, dükkan önüne yanıcı(plastik) madde koymaları sonucu yangının hızla büyüyerek bütün binanın yanmasına sebebiyet verdikleri anlaşılmaktadır.
Davacının ve diğer dükkan sahiplerinin müşteki olduğu Ankara 10.Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/152 E.sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; davalı İl Özel İdare Müdürlüğünün %20, BEDAŞ"ın %20, Belediyenin %20, yangını çıkaran M.. B.. ve İ.. K.."nin %10"ar dava dışı esnafın %20 kusurlu oldukları açıklanmış olmasına rağmen; dosyaya sunulan bilirkişi raporunda davalı İl Özel İdare Müdürlüğü"nün %60, davalı İbrahim"in %25, davalı Metin"in %15 kusurlu oldukları, davacının işyerinde sigorta şirketinin yaptığı ödemeden sonra 18.507.82.- TL bakiye maddi zararın olduğu belirtilmiştir.
Davada; davalı idareden, bina ve diğer yapı eseri malikinin sorumluluğu kapsamında, yangın nedeniyle uğranılan zararın tazmini talep edilmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davalı idarenin, malik ve işletmeci olduğu taşınmazda, günün teknolojisine uygun olarak merkezi jeneratör yedekleme sistemi ve yangın çıkması halinde devreye giren otomatik yangın kesici tertibatın bulunmaması nedeniyle; genelde yanıcı maddelerin satıldığı dükkanların, elektriklerin sık sık kesilmesi sırasında iç mekanda benzinle çalışan küçük jeneratör kullanılması ile, ...-.... nolu dükkanda kiracı olan İ.. K.."nin işçisi M.. B.."ın benzinle çalışan jeneratörü çalıştırmak istediği anda, sızan benzinin alev alarak yanması sonucu oluşan zarardan 6098 sayılı TBK"nun 69.(818 sayılı BK"nun 58.) maddesi gereğince kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır.
HUMK"nun 275. ve devamı maddelerinde; "bilirkişilik" müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK.nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde "bilirkişi incelemesi" ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; mahkeme, gerekçesini de belirtmeksizin bilirkişi raporundan ayrılarak hakimin hukuki bilgisi ile aydınlatamayacağı teknik bir konuda davalı İdare için % 80 oranında kusur belirlemiş ve buna göre hüküm oluşturmuştur.
Bu durumda, Ağır Ceza Mahkemesindeki kusur oranları ile mahkemenin kendiliğinden belirlediği kusur oranları arasında çelişki bulunduğu anlaşıldığından, emsal tazminat dosyaları ile Ağır Ceza Mahkemesindeki kusur oranlarının benzer olduğu dikkate alındığında, mahkemece; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak ve davacının da aralarında bulunduğu esnafın kusur oranı belirlendikten sonra, zarar bedelinin tamamından bu oranda indirim yapılmak suretiyle geri kalan miktara TBK"nun 61. ve 62.(BK"nun 50. ve 51.) maddeleri gereğince müteselsil sorumluluk gereği karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, davalı İl Özel İdaresinin, 6360 Sayılı Yasanın 3/2 .maddesinin 30/04/2014 tarihinde yürürlüğe girmesi ile tüzel kişiliği kaldırıldığından; bozma sonrası muhatabın, devir işleminin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluş olduğu da gözetilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.