21. Hukuk Dairesi 2015/16210 E. , 2016/576 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, borçlanma talebini reddeden kurum işleminin iptaline, talep tarihinde Türk Vatandaşı olma şartı aranmaksızın yurtdışında geçen borçlanmaya esas tüm sürelerinden dilediği kadarını borçlanmaya hakkı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Dava, davacının yurt dışı borçlanma işleminin geçerli olduğunun tespiti ile aksi yöndeki 19.09.2000 tarihli Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
05.04.1947 doğumlu davacının 30.08.1971 tarihinden itibaren ..."da çalışmasının bulunduğu, 1.8.1995 tarihli müracaatı ile yurt dışında geçen 8951 günü borçlandığı, davacıya 01.09.1996 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının yurt dışı borçlanma talebinde bulunduğu tarihte kesin dönüş koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle Kurumun 19.09.2000 tarihinde borçlanma işlemini ve yaşlılık aylığını iptal ederek 755.974.654 TL borçlanma bedelini emanet hesabına aldığı, Kurumun 07.02.2002 tarihli karar ile bu miktarı alacağına (2.732.047.322 TL) mahsup ederek bakiye yersiz aylık alacağını icra yoluyla tahsil ettiği Kurumun 03.06.2011 tarihli yazısından anlaşılmaktadır.
3201 sayılı Kanun"un ilk halinde borçlanma için yurda kesin dönüş yapmış olmak ve borçlanmayla ilgili yazılı isteğin sosyal güvenlik kurumuna kesin dönüş tarihinden (iki yıllık müracaat süresi içerisinde ölenlerin hak sahipleri için ölüm tarihinden) itibaren en geç 2 yıl içinde yapılması gerekmekteydi.
Anayasa Mahkemesinin 25.04.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 12.12.2002 gün ve 2000/36-2002/198 sayılı kararı ile 08.05.1985 günlü, 3201 sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"un 3. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...yurda kesin dönüş yapanlar, kesin dönüş ..." sözcüklerinin Anayasa"ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu karar sonrasında yurt dışı borçlanması yapılabilmesi için yurda kesin dönüş koşulu ortadan kalkmıştır.
Ne var ki davacının, yurt dışı borçlanma talebinde bulunduğu 1.8.1995 tarihinde yurt dışı borçlanması yapmak için yurda kesin dönüş koşulu bulunduğundan Kurumun 19.09.2000 tarihinde borçlanma işlemini ve yaşlılık aylığını iptal etmesi yerinde bir uygulamadır.
Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümemekle birlikte Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 gün ve 2000/36-2002/198 sayılı kararının devam eden uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik içtihadı olmakla birlikte anılan kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarih itibariyle taraflar arasında devam eden herhangi bir dava da bulunmamaktadır.
Öte yandan, borçlanma, bedelin iadesi veya mahsup yoluyla tasfiye edilmiş ise hukuken değerini yitirir. 3201 sayılı Kanun"da borçlanmanın ihyası olanağı yoktur. Somut olayda, Kurumun 07.02.2002 tarihli kararı ile borçlanma bedelinin Kurum alacağına mahsup edildiği ve bakiye Kurum alacağının da icra yoluyla tahsil edildiği anlaşılmakla mahsup işlemi ile tasfiyeye uğrayan borçlanmaya geçerlilik tanınamaz (Hukuk Genel Kurulunun 13.07.2011 gün ve 2011/10-428 E. 2011/518 K.sayılı kararı da aynı yöndedir).
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.