21. Hukuk Dairesi 2015/15182 E. , 2016/577 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İzmir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/04/2015
NUMARASI : 2015/35-2015/240
Davacı, yurtdışındaki çalışmasının 21/10/1997 tarihinde başlaması nedeniyle borçlanma sonucu sigorta başlangıç tarihinin bu tarih olarak tespitine 18/07/2014 tarihli başvurusuna dayalı olarak yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının Almanya"da sigortaya tabi olmasına dayalı olarak sigortalılık başlangıç tarihinin 21.10.1977 olarak kabulü ile tahsis talep tarihi olan 18.07.2014 tarihinden itibaren 4/1-(a) bendi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ve biriken yaşlılık aylıklarının ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 21.10.1977 tarihinin Türkiye’deki sigortalılık yönünden uzun vadeli sigorta kolları kapsamında sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas alınması gereğinin tespitine, aylık bağlanmasına yönelik istemin ise kesin dönüş koşulu sağlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
3201 sayılı Kanun"un 6/A-(a) bendinde, bu Kanun"a göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için "yurda kesin dönülmüş olması" koşul olarak belirlenmiş ise de 3201 sayılı Kanun"da “kesin dönüş” kavramı tanımlanmadığı gibi bu kavramdan ne anlaşılması gerektiğine dair açıklayıcı bir bilgiye de yer verilmemiştir.
Kesin dönüş kavramının tanımı Yönetmelik"in "Tanımlar" başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde yapılmıştır. Buna göre; kesin dönüş aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder.
Bu tanımda geçen; sosyal sigorta ödeneği deyiminden; çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ikamete dayalı ödenekler, sosyal yardım ödeneği deyiminden ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve
-kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlaşılmalıdır.
Yurda kesin dönülmüş olması koşulu; 4/1-(a) bendi kapsamındaki sigortalılara aylık tahsisi için aranan "çalışılan işten ayrılma" koşulunun yurt dışı aylıklarındaki karşılığıdır.
Yaşlılık aylığı, yaşının ilerlemesi (ihtiyarlama) nedeniyle çalışamadığı için geliri olmayan veya yaşlılığa bağlı iş gücü kaybı nedeniyle geliri azalan kişilerin, başkalarının yardımına muhtaç olmadan yaşamlarını sürdürmelerini amaçlayan sosyal güvenlik ödemesi olduğuna göre, yurt dışında iş ilişkisini sürdürmek suretiyle gelir elde eden ve sosyal güvenlik yardımına ihtiyacı olmayan kişilerin bu aylıktan yararlanmaması gerekir. Bu kabul, aynı zamanda "kesin dönüşün" fiziki olarak ülkemize dönülmesi değil, yurt dışındaki çalışmanın (gelir elde etmenin) ve sosyal güvenlik kurumlarıyla sigortalı ilişkinin (yardım, ödenek) sona ermesi olarak anlaşılması gerektiği sonucunu doğurur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.1997 gün ve 1997/10-588-857 E.K ve 1998/10-645 E. 1999-237 K. sayılı kararlarına göre yurda kesin dönüş, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının, çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini burada sağlamak üzere Türkiye’ye dönüş yapmalarını ifade eder. Kısaca, “yurt dışı çalışma ilişkisinin ve bu bağlamda sosyal güvenlik kurumlarıyla sigortalı ilişkinin sona ermesi”dir.
Mahkemece, yurda kesin dönüş koşulunun yalnızca ikamet şartı çerçevesinde değerlendirilmesi yerinde olmadığı gibi yurda kesin dönüş koşulunun sağlıklı bir biçimde araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının vekaletname ve dava dilekçesinde gösterilen adresi İzmir"de olduğu gibi 23.02.2011 tarihinden sonra yurt dışına çıkış yapmadığı anlaşılmaktadır. Davacının aylık taahhüt ve beyan dilekçesinde Almanya"da ikamet ettiğini belirtmiş olması aylık almasına engel bir durum olmadığı gibi yurt dışı hizmet belgesinin incelenmesinde 31.07.2001 tarihinden itibaren Almanya"da sigortalı çalışmasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yurt dışında çalışma olmaması yanında bu ülkeden ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alınmaması da gerekir. Mahkemece bu yönde sağlıklı bir araştırma yapılmadığı gibi yurt dışı hizmet belgesi 03.01.2014 tarihli olup aylık talep tarihi olan 18.07.2014 tarihini kapsar biçimde yurt dışı çalışma ve ödenek ilişkisini aydınlatmaya yeterli de değildir.
Yapılacak iş, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı 01.08.2014 tarihi itibariyle yabancı ülke mevzuatına tabi çalışması olup olmadığını, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alıp almadığını Kurum aracılığıyla araştırmak, davacının MERNİS kayıtlarında gözüken Türkiye ikamet adresini sormak, 2011-2015 yıllarına ait yurda-giriş çıkış kayıtlarını Emniyetten istemek ve sonucuna göre davacının yurda kesin dönüş koşulunu yerine getirip getirmediğini belirleyerek yaşlılık aylığı istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.