3. Hukuk Dairesi 2014/8600 E. , 2015/2424 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/57-2013/677
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; devlet memuru olan davalının A.. İ..ndeki Daire Başkanlığı görevi sırasında 15/07/2006-14/01/2011 tarihleri arasında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek-26.maddesinin (a) fıkrasında belirtildiği üzere kanuna ekli IV sayılı cetvelde ünvanı yer almadığı halde kendisine ödenen makam ve görev tazminatlarının usul ve yasaya aykırı bir şekilde yapıldığını beyan ederek, fazla ödenen 14.022,04 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında; A.. İ..nde 22/11/2007-15/04/2010 tarihleri arasında yaklaşık 2,5 yıl Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı görevinde bulunduğunu ve görevi boyunca tarafına makam ve görev tazminatı ödenmediğini, bu görevden ayrıldıktan ve eski görevine geri döndükten 2 ay sonra verdiği dilekçe sonucu biriken makam ve görev tazminatlarının topluca hesabına yatırıldığını, yapılan ödemenin üstünden 2 yıldan fazla zaman geçtiğini, bu meblağın geri talep edilmesinin yasaya aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalının Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı görevini vekaleten yürütmesinde ve dava konusu yapılan makam ve görev tazminatlarının ödenmesinde idareyi yanıltıcı gerçek dışı bir beyanı ve hilesinin bulunmadığı, davacı tarafça böyle bir iddia ileri sürülmediği, davalıya yapılan ödeme usule uygun düşmese bile, geri istenebilmesi için Danıştay İçtihatı Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 gün, 1968/8 esas, 1973/14 sayılı kararına göre, haksız ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılıp bunun talep edilmesi gerektiği, bu süre geçirildikten sonra bu davanın açıldığı bu sebeplerle bu miktarın artık geri istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davalıya yapılan ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayandığı iddia ve ispat edilmediği anlaşılmaktadır. Davalıya yapılan ödemenin hatadan kaynaklandığı kabul edilmektedir.
BK.nun 62.maddesi gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse, yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu maddede belirtilen yanlışlık, eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.
O halde dava konusu alacağın BK.nun 62.maddesindeki koşullara göre geri istenebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; uzman bilirkişi aracılığı ile saptanan ve davacının almaya hak kazandığı alacağın tahsiline karar verilmesi gerekirken, mahkemece; "hatalı terfi ve intibak nedeniyle fazla yapılan ödemelerin davalının hilesi ve gerçek dışı beyanı ile yolluk ve mutlak butlan ile malül olmadığı için geri istenemeyeceğine yönelik Y.İ.B. Büyük Genel Kurulunun 27.01.1973 tarih, 72/6 E., 73/2 K.sayılı kararına" dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Çünkü mahkemenin dayandığı İ.B.K ile çözümlenen husus; hatalı intibak veya hatalı terfi işlemi gibi bir şart tasarrufun sonradan idare tarafından geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılmış olan fazla ödemenin nedensiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenmesinin idare hukuku ilkelerine göre mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Bu İ.B.K.nın idare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden, gerekse ödemeyi yapandan geri alınamaması gibi bir sonuç doğuracağı ve bununda idareyi işlemez duruma getireceği kabul edilmelidir.
Herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.